34
Yorum
80
Beğeni
0,0
Puan
4472
Okunma


(saatin akrebiyle yarışmak değil, akrebin zehriyle öpüşmektir sevmek...)
kimseler duymamalı
görmemeli
sana anlatırken sensiz günlerimi
ve okurken
alış-veriş fişlerinin arka yüzüne not düştüğüm şiirlerimi
çantamı boşaltsam
yüzün
ellerin
... sözlerin dökülür içinden
cesaretim kınında uykuya dalmış kılıç
yahut sokağa bırakılmış blr kedi gibi
ne müphem bir yara bu
düşmanım sayıp savaştığım kalbim mi
yoksa o çocuk masumiyetin mi
sen yoktun
programlanmamış günlere uyanıyordum
uykuyu narkoz bildiğim gece çekilmelerinde
akşamlar ne renkti sahi! -unutmuştum-
(sense beni blr varsayım gibi unutmuştun)
Allah benlmle hep ilgilendi
önce beyaz bir kedi yolladı bulut gibi bir şeydi
sonra gündüzlerime küçük mutluluklar bıraktı
sürpriz yumurtadan çıkan şirin oyuncaklara benziyordu
seni her sayıkladığımda
yıldız bastı annem
-buz tutmuş nabzıma -
bilirsin terk edilişler morg kadar soğuktu
masallar dinledim ilk ağızdan
kırmızı mantolu kızın blr cinayete kurban gltmediği
uyuyan prensesin sadece dinlenmek içln cam tabutu seçtiği
cadıların devlerin ve dahi hilkat garibelerinin
birer vicdan sınaması olduğu
ellerimden tuttular sonra
Paris’te kahve içtim
Londra’da yağmur giyindim
ve dans ettim Viyana’da babamla
tek şahidim sağ ve sol omzumdaki melekti
yine de kimseler duymamalı
seni sevdiğimi söylerken
annem mesela
yoksa tarayıp örmez bir daha saçlarımı
...ve öpmez saç fırçasına dolanan acılarımı
ve bu şehir iyi baktı bana yokluğunda
her yorulduğum yokuşta bir taş minderdi sırtıma
deniz bir damacana su
hem de
"ey İstanbul seviyorum çocuğunu" diye
kuledibinden haykırdığımda
işte bunun karşılığı
çünkü şehirler doğurduğuna sadakati sever
ama sustum utandım sonraları
sesime ses gelmeyince
şimdi şu an
"izninizle" deyip
boynuna sarılabilirdim
gül yağmurlarıyla örtebilseydim
-kaldırımların gözlerini-
soulmate