GİT...“ …. ki az sonra sen de karışacaksın sarışın sonbaharın saçlarına, ağustos sonu söylenen şarkılar, eylül sanrılı rüzgarı bekleyecek, ... ki benim terk ettiğim eski baharların köşesinde bomboş loş IŞIK’larda kalacak derin gölgeli ayak seslerin, mısralar sarhoş, şehir alaca karanlık, kadehlerde ayrılığın ruj izleri…” Şimdi git aklımın köşesinden “…ki alacak kokunu tüm terminalin son otobüsü, bu kentten uzaklaşırken, geride sabahın ilk seferini bekleyen yarı uykulu yolcular kalacak…ki sen hangi şehirde inersen in uykulu gözlerle yine onlar karşılayacak seni, nasıl ki tenimdeki kokun bana,sana , sadıksa....bu yüzden” şimdi git sonbahar durmuşken takvimde" şimdi git ki sevişmeliyim gidişinle... |
Kan kusturuyor duraklarda gazete yorganı adamlar. İçim de acılar birbir isyanlarda ,
Acı bir öykü anlatır gramofonu çalan müzisyen ,Sanki benim yaşamım.
Var git işte.... Git acıtma yarınlarımı....
kutlarım arkadaşım..