atladık
bir deli atlamıştı akşamdan, hepimiz ona uyduk
sonra baktım son kuşlarda çalı çırpıyı toplayıp
yola koyulmuşlar
tembel kalmışım
bilirim hatalarımı denizlerde saklasam dahi
anlatabilirsem, hislerim çıkıldığında sakin bir liman
doğruca tepeler, ayaklarımı kesen midyeler arkada
korkmuyoruz
oysa hazırlanmadık da
nasılsa akşam
sersemiz
biraz barut
ve lacivert kızılı

nasıl yenik düşer insan bir ömre
verilmiş bir can
dışarı çıkabildiğinde öleceğiz
ruh dediğimiz de bizsek, bu teni özleyeceğiz
kanlı bir tarihten ibaret ten
acıyla karışık tatlı ne varsa
yüzde elle bir, arzudan kalma

ben bu matem giysilerini başka zamanlar için diktirmiştim
zamanı da değildi halbuki
aşağıda biz, biraz sonra tepeler
uzanan eski harabeler
görmeden bildiğimiz hatalar gibiyiz
macerası aklanmamış
tembel, grikanlı

yaş aktıkça üzümden geçiyoruz şaraba
kan ve su içilebilirse bir gün beraber, helalinden
insanlar ödeyeceğiz aramızdan
sizin mermileriniz için
önce düşekalka devam edelim
çocuksu çığlıklar bunlar, kan perdeleri açık
fışkıran ruhi mücerred sırt ağrımızda

bilakis devam etmeliyiz
güzel kuşlar göreceğiz, günlerinden önce
aklanacağız belki de
tembel duygularımız konuk olurken bu yasa
huylarımız kararacak
renksizlik bir adak
adaleti korkuluksuz sarhoş naralarında susuz tarlalar
ne anlatabilirim ki daha fazla
lacivert giyinip uyurken su
erteleyemem de matemi
diyemem de çık, git
herkes kendi balgamını taşırken
burası zor kısmı
ünlü istekler için ütülü kıllar aranıyor

koltuk altından girelim önce
bu arzunun dut yığını gecikmişlikle alakalı
pudrasız yüzleriyle karanlık ilişkiler
var olmak sözde bir hürriyet
ellerim ucu kırık bir kalemle daha hapis yaşamaya
oysa biz dönmek istemezdik
atladıktan sonra o artezyen kuyusuna

su, biraz daha su fencehaletler adına!
ben ayağa kalkarsam ellerimi basacağım
o makinenin iki sürtük demiri arasına

pardon, biraz yağ sürebilir misiniz?
ayakserçeparmağımdan başlayıp...
kuruyup, yanacağım yoksa