Su 127-Bayram Bayram
öğleye doğru tavsırdı
bayram koşuşturmacası sıradan bütün evlere ziyaretler karşılaşılan herkesle bayramlaşmalar hasret gidermeler uzun bir ayrılıktan sonra gurbetteki gençler kahvede buluşma-yer kapma yarışı, lağvedilir konken masaları, dışarıdan gelenlerle karşıdan karşıya uzun sohbetler, ve herkeste kendi yakınını ama özellikle enişteleri öne çıkarma telaşı "-arabası yeni” “-gedin de bi görün evini” “-ba(h)çiçinde caddaya cepeli[1]” “-gıyamassın yellere basmaya” “-tükür tükrü(ğ)nü yala” “-o gadak yani.. len bizimo(ğ)lan ne de(rsi)n sen! breh breh bize bi hormet etti ki vay vay vaaayy” “-evi yeri tertemiz türükür tükmü(ğü)nü yala ta öyle..” “-her çocu(ğu)n odası ayrı komodini, gardolabı” “-musafirin odası demişsin ona keza” “-hamamlığı demiş(si)n herkeşin kendi odasında” … “-kimse bobasına selam vermeye tenezil[2] etmezdi köyde” … "-o(ğ)lunu everdi, gız gelin etti, çırak çıkardı." "-çocuğunun biri meendis, biri öretmen çık(a)cak öteki de yünsek okuycağmış bi terbiyeli maşşallah." .. misafirse gurbetteki köylülerini kendi yapıp, yapamadıklarını sıralayacak “-ona elimden geleni yaptım hinci hiç arayıp sormaz” “-benim ona yaptıklarım dile ğelse de gonuşsa..” … “-tabi başı böyüdü” .. “-az mı ekmeğini davşıdım sırtımda” “-tabi Allah yanında …………” .. “-öyle ya! burdan gakdık emeğ-emeğ taa oraya vardık da! ağzınadan dudağına gelmedi öyle ya; bu i(n)sannar buraya gadak neyye ğeldi “ilcimin-kilcimin[3]” demediği gibi “nerden geldiniz”, öyle ya; “neyye geldiniz” bi tarafa dönüp de yüzümüze bakmadı valla çoluk-çocuğu hoş geldin dediyse de burnunun ucuyna bi elimizi bile öpmediler..” .. “-emme bazı şeyler de unudulma(ya)cak” “-yahu geçin kardeşim bunnarı unudulsa ne olacak unudulmasa ne olacak senin vicdanın rahat mı boba sen asıl ona bak” sözde birileri yüceltilir eğer çulsuzun tekiyse misafir, "bir şeyler sahibi" olanı kendince irdeler "bobası şunu verdi" "kayınbobası bunu alıvidi bizimkinner neydividi" der ve kalkıp Adilin Arif "-oğlum daha neydivicek len.. va! okuduvuduya len" diye eleştirilir "Alla(h)ın aşkına sen bobana neydividin" diye bir başkası dikleşir herkes aklınca nasihatlar verir “-"bobası oğluna bağ bağışlamış oğlu bi cıngıl[4] değil, bi çitim[5] bile üzüm vermemiş derler” senin(n)ki o hesap” “-iyi de emmi, bobam bağ bağışlamış da bağ nasılıdı üzüm vermiş mi acaba ne verdi karşılığında diğer oğlanlarına bahça vermemiş mi damatlarına “-köle olduk boba gapısında gerçeği hepiniz biliyonuz ya bağ demeye şahit ister, dağ-mera değil miydi bobamın bana verdiği alt tarafı taşlı tarla adam edene kadar gıçım terlemedi mi anamdan emdiğim süt burnumdan fitil fitil gelmedi mi anam-dinim gevredi bobam biliyomu bakalım üzüm vermiş mi oğlunun bağı bobam biliyomu bakalım bu sene üzüm yemiş mi torunları” “-hiş kimse ayranım eşgi demez arpa ekilip, buyday biçilmez” benine okula gedenler, nerelere geldi be ne deyon sen oğlan evermedim, ‘gız çırak çıkarmadım[6]’ daha benim ‘etim ne budum ne’ Alla(hını) se(verse)n ne ev, ne kopretif, ne araba çoluk-çocuk sefil, işler gayafişi[7], ev kira ne anadan fayda var ne bobadan ne beri taraftan, ne öte tarafdan bizimki de yaşamak işde ‘Allahın honuna’ "-kara yeğen gahırlanma boşver boban yuvadan uçurmuş seni kendi göbeğini kendin kesecem ga(y)ri at bakalım "eteğindeki daş"ları “keskin sirkenin zararı küpüne” derler öykeynen gakıp ta, zararınan oturma bobayın evlatlarına yapdığını bırak da sen ne yapabilece(ksi)n bakalım senden sonrakınnara “geç onu; bak gül gibi çocukların var "Allah acılarını göstermesin" "Allah analı-bobalı böyütsün" çoluk-çocuğuyun eli aya(ğı) düzgün pırıl pırıl bi gelecekleri var önlerinde sen de çocuklarıyın başındasın "yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında" boban sana bağ bağışlasaydı sen bu köyden gedip batırmıydın o(ğ)lunu gızını, okudamazdın anarşit olurlardı son tefi bana sorarsan, öylesi daha tevlikeli[8] insan olanı-olmayanı gabil etmeli şükretmeli.. şükür hesapsız kitapsız bin şükür.. DİPNOTLAR [1] bahçe içinde caddeye cepheli [2] tenezzül: alçak gönüllülük [3] ilcimisin kilcimisin : kimsin, necisin, nerelisin, kimlerdensin, ne iş yaparsın, ne alır ne satarsın [4] cıngıl : salkım [5] çitim : üzüm salkımının bir bölümü [6] çırak çıkarmak: gelin etmek anlamında [7] gayafişi / kaya fişi (belki de gayaf işi): kalitesiz, belirsiz, düzensiz, mesnetsiz, rabıtasız [8] tevlikeli: tehlikeli,riskli, sıkıntı verici . Resim Köy Kahvesi . |
Uzun bayram koşturmacasından sonra köy kahvesinde
Bayram sohbetleri ne şirin olur yaşlılardan dinlemek
_______________Selamlar