Uyaran esintilerbir daha içimde uyumayacağım çiğ düşmüş yapraklarını gördüm sabahın kuşlar uyandı yarısı kurumuş dalların üstünde gölgesini aradı temmuz gününün bir adam lâl dili dönmedi ağzında yıkıldı yıkılacak arası bir duvara yaslandı gittikçe çoğalan mikrobu yayan görüntüler onlara kalmış,bizim olmayan rüyalarımız imza topluyorlar karanlık düşlerine özgürlük artık her dilde düzgün okunmuyor bizi ikiye üçe bölmek oluyor bir yerde kedi köpek eşek ayrı dilde sahibinin elinde zincirleri istediği yöne götürüyor barış yine kalacak çocuk isimlerinde barış diye diye parçalanıyor ülkeler terör estiriyor eline bayrağını alan yüzü peçeliler türüyor, baş kesenler ey din! yüzünü kapatıyor gözleri perdeliler öldürülüyor din kardeşliği kardeşini vur diyen, değil iman şeytan at koşturuyor, kılıç kuşanıyor yeni bakışlarını içinden çıkarmanın zamanı yerinde saymadan ay, güneş tapulanmadan ellerimizin içine yeni ellerimizi koyalım mührünü açsın gerçeği söyleyen ağızlar açılsın bu insanı boğan hava doğudan essin rüzgârlar haçlı seferleri bitmedi batının içimize sokulmuş askerleriyle seher yeli boşuna göndermiyor uyaran esintilerini yeter bize üç beş kişi uyanan! 8. 7. 2014 / Nazik Gülünay |
her zamanki tadında meleğim
Güzel şiirinizi ve yazan yüreğinizi kutluyorum.
Saygılarımla bitanem … siyah gecem