Bisikleti olmayan çocukların şarkısı
...
adımızı veren kays toplayıp künyemizi gitti mevsimlere tutunduk uzun kıyılı şehirlere en kuleli en bulutsuz ümitsizliği bıraktı ona üzeri çizili sözcüklere genişledikçe anlamı dağılan nara mazeret ve buğuza en uzun yazlarına akdenizin ne kadar nemliyse gözleri bekleyenlerin nereye kadar gidiyorsa yol açılıncaya üzeri yaramızın sevmeye çattık silahlarımızı, sipere tutunduk bir pencere nereye kadar göğüslerse payına düşen göğü terk edilen evler, uçuşan perdeleri zamanı durduran saat ve ikisine temmuz’un merdivenlerde kederli ve korkudan uzak oturan o üç adama tutunduk nicedir denizlere kırmızı elbiselere ve gülkurusu rujun bıraktığı ize ağzında sardunya taşıyan balkonlara denize sıfır kalabalıklara karışıp özlemlere tutunduk kimse kimse için tüyünü kıpırdatmayacak kadar kırgın bir tahta parçası nereden koptuysa su yüzünde ve inatla salınan ona çelimsiz kediler martı sürüleri güzel kadınlar ve adamlar göğsü kederden çatlayan o kıza nereye gidersek götürdüğümüz yaşamak bir tercihti şimdilik bütün işimiz gücümüz yaşamak uzun perşembeler tekinsiz sokaklar ulu çeşmelerin kör muslukları toplandığında bir avucu doldurmayan hint ipeği şallara tutunduk çıtırtılarla yükselen sesine ateşin ve aşka hazırda bularak büyüttüğümüz karın yağma sesine ardahan da hızla geçen cirite ve atların yelesine rüzgarlı sonra durup, şiirden basılacak yeri kalmayan o taşa şunları yazdık: içimizdeki çocuk öldü nereye baksanız oradan görünür ... |