VE İNSAN ALDANDI - I
Rûy-i zemin henüz, adem yaradılmamışken vardı
Sıralanmış dağlar, tüm kainatta ihtişamlıydı Mihr-i mah âmâde, boyun eğmiş olarak hazırdı Arş arza su verdi, tüm yeryüzünü meyveler sardı “Deki: “Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi’dir O.” O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere…Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerekveya istemeyerek gelin!” Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik!” Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi işve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir. “(Fussilet, 41/9-12) Yaradan vahyetti, Adem’i halife tayin etti Kudsiyân şaşırdı, kelimât ile sınava girdi Kul galip gelince, melekler mahcûblukla eğildi Allah’ı yüceltip, Adem’e koşulsuz secde etti Bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım.”demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: “Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamt ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz.” Allah şöyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.” (Bakara, 2/30) Allah buyurdu: “Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını.” Âdem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: “Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim, A’lem’im. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim.” (Bakara, 2/33) Rahman emir verip, meleklere secdeyi emretti Kudsiyân eğildi, gereğini yerine getirdi İblis kibirlendi, fâhişliğini ortaya koydu Nefsine zulmedip, isyanı ile ilk kafir oldu “Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara, 2/34) Adem oğulları, nefse zulmün başka bir yüzüydü Habilin kurbanı, yaradanca makbul ve kabuldü Kabilin yüreği, haset ile dolu ve üzgündü Biri takvayı seçti, diğeri ise günaha düştü Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. “Seni mutlaka öldüreceğim.” dedi. Öteki: “Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder.” dedi. (Maide, 5/27) Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki, ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide, 5/28) Kardeşlerin zulmü, Hak’kın iznini gözetmemekdi Yoksulu görmemek, hatâiyyâta bir örneklikti Ettikleri yemin, şerri hayatlarına davetti Bahçenin tâlânı, kusûrları tersine çevirdi Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi. Hiçbir istisna tanımıyorlardı. Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, O, simsiyah kesiliverdi. Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler: “Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin.” (Kalem, 68/17-22) Nuh vahyi iletti, kavmi müstehzi tavır takındı Allah emir verdi, ona büyük bir gemi yaptırdı Oğlu zulmü seçti, fecere halkından biri oldu Yükselen sularda, tüm asiliği ile boğuldu Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: “Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma.” (Hud, 11/42) Oğlu cevap verdi: “Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur.” Nûh dedi: “Allah’ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah’ın kararından kurtaracak yoktur.” Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. (Hud, 11/43) Lut kavminin hâli, gazabı davet eden bir şerdi Lut’un uyarısı, halkın kodamanlarını gerdi Halk sınırı aştı, sapkınlıklarıyla pislik saçtı Haddi aşan kavim, gazabın girdabına bulaştı “Lut’da, kavmine şöyle demişti: ‘Doğrusu siz, daha önce bir kavmin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?”’ (Ankebut, 29/28-29) TÜLAY YILDIRIM EDE |
bu ne güzel bir bir şiirdir böyle
her mısrası ibretlik gerçekler
nasihat şiiri
var olasın sağ olasın
kocaman tebriklerime saygılarımı da ekliyorum