KAYBOLMUŞLUK SENFONİSİ
Ülkem gibi olur bazen içim Sevgili
Doğumla batım birbirine karışır Kardeş kardeşi vurmakta adeta yarışır İnşa ettiğim her bir odam Sanki bir anda enkazlaşır Bilir misin insanın içindeki kelebeklerin ölmesini Hâlbuki bir gündür kelebeklerin ömürleri Ama insan yüreğinde sonsuz hayat verir onlara Sonra tek tek şahit olur solan hayatlarına Kelebeklerim bile ölüyorsa Canımdan can eksiliyorsa Soluğum uçurumlara gark oluyorsa Nedendir ki tüm bu çaba Nedendir tüm o lanet kavga... Feraset dolu eller yok artık eteklerimde Sevgili Her kafeste bin bir duam Her zindanda yitik rüyam Ben mi yolumu kaybettim Yollar mı beni yitirdi bilmiyorum Düşlerim mi bana uzaktı Masumiyet mi yüreğime ıraktı çözemiyorum Büyüdükçe küçültüldü sanki benliğim Ayaklarım yerden kesildikçe ümitle Kanlı eller yakaladı bileklerimi Savurdu beni çıkılmaz oyunlara Beyazlarımın ırzına geçip Boğdu katran karası siyahlara Tükeniş senfonisidir gönlümde ah’lanan Sevgili Yaşamla ölüm arası gidip gelen Ensemde bitip nefesime kesen Çaresiz bir yakarıştır bende olan Çığlıklar kazınmıştır her bir hücreme Hücrelerimden bihaber kalabalıkları deşercesine İzbe köşelerin başını tutarken çocukluğum Viranelere savrulur varlığım, yokluğum Duyuyorsan eğer ah’larımı Hissediyorsan feryat figanlarımı Görüyorsan çaresiz çırpınışlarımı Tut ellerimden o vakit Sevgili Tut ki dirileyim bir kez daha Tut ki sarılayım çalınan hayatlara Döneyim yönümü hem doğuya hem batıya Tavaf edeyim insanı insanlığımla… TÜLAY YILDIRIM EDE |