Tutaste İle Heyveron III
" bedenlerine güneş değmiş çocuklar geziniyor
ölüm doğuran Dijle’nin kıyısında . ağızlarında sönük bir yarım ezgi , yüreklerinde renk renk umutlarıyla bin parçaya bölünmüş yüreklere , güneşi topluyorlar kadim diyarda insanlık adına .. " (Tutaste) mevsim yaz , tarih ise dolmuş sayfa aralarını göstermekte . Dijle’nin kıyısında yalın ayağıyla dudağının arasında yanık bir türkü , ellerinde açılmamış bir mektup zarfı . . gülmeyi çok önceleri unutmuştu Heyveron bu yüzden eşeler topraktan gamzeleri , tebessümleri , gülmeleri . bugün, rüyasında gördüğü güzel günlerin ümidi vardı . Dijle’nin kıyısında, yalın ayağıyla yürüyen Heyveron’un gözleri telaşlı ve ürkek uzaklara dalıyor . ’ Dijle ! yürek kavuran acılarınla içine kıvrım kıvrılan Dijle yüreğim de bedenlerin yanık kokusu , yüreğimin derinlerine vurur her bir kıyımların..’ ömrü bitmeyen çınar ağacının gölgesinde hayatın parçaları toparlanır Kardeniz’de . kelimeler anlatmaya yetmez , yol boyu yeşil bitki örtüsünü . kelimeler , diller , insanlar bedelsiz ölüyordü zamanın berisinde Türkçe dillerinde de kekremsi acı düşlerinde bal bozumu sızıları .. düşüncelerinin sınırları daracık bir oda.. Tutaste ölüm istemiyor bu kez , radiolar da duyulan savaş haberleri gazetelerin manşetlerine taşınan cinayetler anlamsız bir kıyım onun için .. günlüğüne bir not düşüyor Tutaste Derin dere kıyısında " yüzümü yüzünüzden çevirdim .. ve kıyılarıma bıraktığınız aydınlarımın cesetlerini topluyorum hala .. onlar ki ; sırtını Karadeniz’in dağlarına yaslamış , Hüzün Kovan Kuşlarıydı her biri .. adları bahardı , aydınlıktı , ışıktı , güneşti , adları ; rüzgardı , fırtınaydı .. dillerinde sevdanın türküsü , yüreklerinde kızıl bayraklarıyla yaşamak için yürüyordular dağların koynunda .. ’ Heyveron’ un gözleri uzaklara dalıyor Dijle’nin kıyısında belki de mühürlenmişti gözleri bahar yağmurlarıyla gökyüzünü bir baştan, diğer başa saran gök kuşağının renklerine dalmıştı. yüzü maviye dönük, gökyüzünden toplayıp yıldızları maviye sererdi ay’ın şavkını.. Karadeniz’in dağılmış taşlarından toplanır hayat hikayeleri .. Rum’un Pontus’u Kayıptır .. Laz’ın Lazona’sı .. dilleri nasır bağlar , kalemi akmış sonlara uzanır .. Tutaste , zamanın eleğinden geçirdiği yazgılarla , uzak diyarları düşlüyordu . kalbinin kuzeyinden tut, güneyine değin . ne cenazeleri yüreğinde çürütmüş bilmez kayıp mezarların işaretlerinde aranır kimlikleri . Heyveron’ a mektubu yollayan Tutaste idi ; ’ ben ; güneşi tutan çocuklar görmek istiyorum Heyveron ! bakışlarım da , yüzleri umudu giyinmeli . büyüt beni gözlerinin doğduğu yerde , biraz ışık , biraz nefes yetecektir gelişime . yüreğimde bin bir türden kuşlar havalanıyor , topuklarını sırtına vura vura çocuklar koşuyor , dilerim ulaşırım sana . dilerim kavuşurum sana .. ’ Heyveron, bedenine güneş değmiş kadındı avucunda yeşeren umutları olan . Tutaste, bedenine ay ’ın şavkı değmiş gülüştü Karadeniz’den avuç avuç denizleri, kalbinin güneydoğusuna taşıyandı .. ama ikisinin de yüreği, kızgın ateşlerde kalandı.. Renas Tutaste |