su 91- Çalı
köyümün dağlarında her taraf çalı,
dağeriği, dağarmıdı , akgılik gırmızıgılik ve ardıç, andız ağaçları anlarda muşmula, armut, badem derelerde söğüt olur kavak, selvi, çınar ağaçları yoktur, bizim köyde kavak, çınar ağaçları yoktur, bu yüzden; bilmeyiz olmadık isimleri ağaç gövdesine kazımayı sevmeyiz, ağaçları kazıyanları gönülden severiz sevdiklerimizi ve gönlümüze yazarız, alın yazımızı çalı, andız, ardıç ağaçları vardır da çam ağaçları yoktur bizim köyde bu yüzden “tabut olmaz bizden” ölmeyi isteyene, çalı, andız, ardıç ağaçları vardır bizim dağlarda tepelerde pi(y)nar çalısı yetişir ancak... bu yüzden bizde; bir mevsimliğine de olsa; yaşamak, çiçek açmak, göğe yükselmek isteyen sarmaşıklara sırık oluruz, sırık oluruz, çalı gibi açacak çiçeklere fasulyelere yeşilliklere kesmeyiz ağaçları, ağaçlar yeşersin orman olsun isteriz belki de bu yüzden sökmeyiz , koruruz koruyun deriz "koru " deriz koru etraf yeşersin yazın kanat kol gersin yolcuya.. yaban hayvanlarına kuşa.. koru deriz küçük ormana koru, korunsun insan "ormanla; vatan cennet olur" biliriz "ormansız vatanda; topraklar verimsiz insanlar çelimsiz hayat’da sevimsiz" olur bu yüzden ormansız yurt istemeyiz! ağaçsız edemeyiz. toprağı ağaçsız etmemelisiniz kıraçta çalıyı men ederiz, girmez oraya keçimiz küçük koruya “güney” deriz koruruz güney’i kesmeyiz kestirmeyiz! yıllar sonra ne koru ne güney gökyüzünde kuşlar vardı daldan dala uçarlardı dallarda yeşil yapraklar tomurcuklar çiçek açardı çiçekler burcu-burcu kokardı arılar coşardı şimdi unutmuş; gökyüzü kuşları kuşlar kanat açmayı, dallarda oynaşmayı ağaçlar dallarına konan kuşları dallar yapraklanmayı, tomurcukları çiçekler renkleri-kokularını kahrolmuş insanlar..koklamayı, koklamayı, konuşmayı, konuşmayı coşmayı, coşmayı.. insanlığı kuşlar uçmayı, uçmayı.. uçmayı çiçekler açmayı açmayı.. açmayı.. bir yalnız köy bize kalmış.. tavşan etiyle topalak bilen kalmamış.. çalılar kazınmış.. dikenli tel gerilmiş. çalıya boşverilmiş çalıya bana.. DİPNOTLAR dağarmudu : ahlat, yabani armut akgılik :(akçekirdek anlamında) : alıç, kırmızıgılik: alıç, kızılcık, meyvesinin birkaç tanesi bir arada olup, ancak olgunlaştığında yenilebilen cüssesine göre büyük çekirdekli yabani bir meyvedir, kızılcıkta denir ancak bazı yerlerde kızılcık diye ergene de denilir. sökmek: bir bitkinin kökü ile birlikte toprağından ayrılmasıdır, sökme: mera ya da ormanın ağaçtan arındırılarak tarlaya dönüştürülmesidir koru: küçük orman, kesilmeyerek, kestirtilmeyerek herkes tarafından korunmaya alınmış genellikle çalılıklar çelim: güç, kuvvet, takat, sıhhat, çanlılık, Kestane Deresi’nde "Yemin" BU TÜR GÜNDEMİNİZDE OLMAYAN HUSUSLARA KATLANMAK ZORUNDA BIRAKTIĞIM İÇİN ÖZÜR DİLERİM.. KÖYDE ÇALILAR KAZINARAK ÇAM CİLİKMİŞ.. ÇALI benim 99 dan beri yazdığım 3 000 sh üzerindeki çalışmam 3000 den fazla dipnot ile Türkçemize kazandırılan kelimeyi ihtiva eder.. içi boşalıyor herşeyin.. resim baharda tarafımdan çekilmiş çalının tazecik dikenli yaprağı.. saygılar sunarım |
Her zaman beğeni ile okuyorum
Yüreğine sağlık hocam kalemin susmasın
Saygılar