su 90-Efsun
Ebem;
nazara gelmiş çocuklara tuz kavurur, kurşun dökerdi “-durmayo ebe yırtınıyo, zabbahlara ğadak ağlayo nusgasını boynundan file çıkar(t)mayoz emme demekkiyne bu sefte taha mukametli nazar etmişler gene “-“gurşun dögdürün Döndü Ebeye afsınlatdırın bi Allah mafazan Allah; göz-möz varısa şakgadanak kesili(r)” dedileridi de oca(ğı)na düşdüm ay ebe sen bilin gari bi gurşun döküvüsen sevabına,” Ebem başkalarının çocuklarını pek sevmezdi aslında, daha doğrusu; agamdan başkanı, aslaa ama bu durumda; merhamete gelerek, kucağına alırdı bebeği kendisini bildi bileli, büyüklerinden duyduğu gibi “-Mismillahirrahmenirrahim” diye besmele çekerek açardı bebeğin beleğini hemen çalı vurulur ocağa, sacayağına yerleşen üçe katlanan kahve tavasına babamın av malzemelerinden birkaç saçma tanesi kurşun eritirken ocakta birisi, bir yandan da ebem duasını ederdi, “-el benim elim deği(l) Hatma Anamın eli” adet üzere bir yandan da bebeği, gonuşarak severdi eliyle oğşayarak çocuğu “-aman bu ğözel çocuk da kimimiş böylee, aman Irabbıımm.. kimin o(ğ)luymuş buu! yarın böyüyüp dee ebesine-dedesine mi bakacağımış hııhhmm? anasının gözünün nuru ebesi yokmuymuş bunum Döndü ebesi, ebesi olsunmuymuuş bu gözel böbe(ği)n bişiyi yoğumuş benim yavrımııın hiş bişiyi yoğumuş, hiş hasda file değilimiş de(ğil) mi.. hıhn Döndü ebesi hinci eyileşdirceğmiş hiş a(ğ)lamaca(ğı)mış, hiş bi yanarı a(ğ)rımacağmış a(ğ)rısı, sancısı galmaca(ğı)mış.. maşallah benim guzuma hinci gurşun döküvücemiş bu ğözel çocuğa Döndü Ebesi anası da bu o(ğ)lanı bek severimiş de(ğil) mi oluşum, hıhn de(ğil) mi..” “-yavrımm adın ne bakayın senin heenh! “-fikret ebesi fikret” dedi Küpüş Hesne Ebem “-vuyh! oda neyimiş Hesnece” “-valla bilmen gari, bobası go(y)du ay bacım, bobası, ne bileyin valla neyise.. hincikinner böyle gari ay Döndü Bacı hu denmeyoru kimseye” “-ee zamane hinci anasının bobasının adını gomayollar gari eveliki ğibi anşa , fatma, asiye; meemet, irbem zati galmadı, o esgidenimişimiş” “-heye valla öyleymiş ay bacım, hocalar ö(y)le deyollarımış ahir zaman dedikleri bu olmalı” “zaman sana uymaycağmış i(n)san zamana uycağmış ay Döndü Bacı”..” bir taraftan eşyalar toplaşır çabucak bebeğin yüzüne bir tülbent ya da çevre kalbur içinde “sahın”, sındı yada bıçak sahın içinde su ve su içinde iğne. bir yandan da illa söylenip, zokurdanacak kim bu çocuğa neye göz eder kii Ya Rebbim Ya Resullalaahh göz etmeden gedesiceler.. anasının ta içinde bir korku, acaba ne olacak sanki sünnet ediliyormuş gibi bebeğine bakamaz gözü dolar, ağlayamaz bir parça değil candan ne de olsa can... yine besmeleyle, tavada eritilmiş saçma suya katılır “cosss!!” diye bir ses, su içinde, kurşun acayip şekil alır. ne bebekte ağlama, ne diğerlerinde nefes “-göz var anam göz” ve göz edene beddualı birkaç söz... “odu-ocağı kör galmayasıcalar, gözleri kör olmayasıcalar kem gözlerini toprak doldurasıcalar nazar etmeden gedesiceler Fikired yavrıma nazar mı etmişler” … “-me Hatma ğelinimiz, … gelinimiizz.. yavrıım al hunu da çocu(ğu)n omzuna gözelce dikivi bi! hu suyu da.. kedi köpeg geşmecek pislik görmeycek bi yere serpittirivi çıynanmaycak, kedi-köpeg siğmeycek neye dersen; Hatma Anam gurşun dökdüğü suyu höyle çalıya serpceğmiş bobamın goca köpe(ği) de ordan geçerimiş huncucuk bi tas su köpe(ği) ıslatsa noluu, ıslatmasa nopluu söz temsili.. işde emme ıslatmış gosgoca köpeg mavvıklayalak gıvrılmış galmış..” “hadi gelmiş-geşmiş ossun, bireşden bişiycikleri galmaz evel Allah mesmele çekmeden uyutma gari imi ! “-bilmen kim biri varımış da, kemgözlü nazarı geçerimiş, ele-ğüne kem bakarımış hasitlik ederimiş garnıdarımış, gartal gözlüymüş, katıran garası garannıkda gara ğarıncayı seçerimiş “-düz ovada geden gannıyı devirdirin” demiş olur mu öyle şey be! demeye galmamış adamın şosada geden arabası takla-makla ğetmiş” yaaa… “yalınız kii çok günahımış hasitlik heş eyi bi şiy değilimiş kötü gözle bakmamalıymış herkeş lokmasındakı deneye nasibine gayıl olmalıymış” “insan varımış “Allahım gonşuma beş ver bana bi ver” derimiş insan da varımış “Allahım gonşuma verme, bana da vermezsen verme” derimiş insan olan insan, “keser gibi hep bana hep bana” demez, bışkı gibi “bi bana bi sana” demeli”ymiş … “-onun uçuu dıkgat etmeğ ilazim nemi(e) n(l)azım “ite dalanma çalıyı dolan” demişler hafakan görüp, uykun gaşcana uyumamak evlayımış.. ben bilmen valla gader varısa da galgımak da varımış ıccık da.. ………” DİPNOT kurşun dökmek: tılsım, efsun muska: büyü amacıyla yazılan kağıdın üçgen şeklinde bükülerek muhafaza içine alınıp omuz ya da koltuk altında saklanır, muskanın nazar ya da diğer belalardan koruyacağına inanılır mukametli : mukavemetli, mukavim, dayanıklı, sağlam, kötü, tesirli, sert afsınlamak / efsun : tılsım, nazar ya da büyüye karşı, koruyucu büyü, göz, göze gelmek, göz olmak : nazar, kötü bakış ya da haset nedeniyle kötülük dokunması, hastalıktan kurtulamama belek: kundak, bebeği sıkıca sarıp sarmalayan örtü hatma : fatma hı hımm : evet mi.. bişiy /bişey - bi şey: birşey ayşe ibrahim heye(he ya): evet, hı-hı anlamında çevre: pamuklu dokuma büyükçe mendil sındı: makas göz etmek: nazarla, kıskançlıkla bakış, kötü bakış siğmek: işemek, çiş yapmak, küçük çiş mavvıklamak : acıyarak havlamak, güçlü birinin çıkardığı aciz ses, inleme imi : emi, tembih ganlı / kanlı: kağnı / öküz arabası şose: anayol / Senirkent-Yalvaç arasındaki stabilize yol kasdediliyor, dümdüz yol anlamında neme: neyime neminazım / neyime lazım: sana ne, bana ne, gereği yok, istemem, uzak durayım, benden uzak olsun, benden uzak olsunda şamdan direk olsun |
kaleminize sağlık