kimi sevsem biraz sen ölüyorsunkaranfil kokulu mumlar diziyorum asla dönmeyeceğini bildiğim tüm yollara heybemde dörde bölünmüş bir harita gözlerim sulara yansıyan sloganlar gibi masal kahramanlarının sustuğu yerde kimi düşünsem biraz seni görüyorum aslında alanlar dolusu öfkeli bakışlar biriktiriyorum topuklarım kanıyor her çıkmazın başında demiştik ama tekrarında fayda var zaman elemli bir iniltidir çoğunlukla sanrıdır ömür nemli odaların sayrı yataklarında seni düşünüyorum ellerim kopuyor bileklerimden beynime kanıyorsun tavan aralarından sonra neyden korksam biraz sen ürküyorsun aslında diyorum ki şiir edepsizliktir söz konusu Allah olunca ve söylenmemeli hiçbir söz Allah sözü üstüne memelerinden başlıyorsun karanfil kokmaya memelerinden başlıyorsun kanamaya kanamalı dizlerime yaslanıyorsun sonra kanından emiyorum hayatı ve sesimden başlıyorum yırtılmaya bazı göğüsler küçüktür diyorum kırmızı bir gül konuyor yanaklarına neyi koklasam biraz sen tütüyorsun aslında sus ve kır göğüs kafesimdeki ürkekliğin denizleri ve trenleri öksüzlüğe bulayan rengini yollara serdiğim karanfil kokularına as varsa aşktan geriye kalan ömrünü bana bencilliği öğret bana korkusuzluğu koynuna gizlenmiş izbe amber kokusuyla varsın her nefes azaba dönüşsün kanat dudağını en kırmızı yerinden kimi sevsen biraz ben olayım aslında… önce mumlar alıp gidiyor rüzgarın rayıhasını sonra yollar yollara yıllar yıllara bölünüyor ve birleşiyor bir dudak bir diğer dudakla birleşiyor dörde bölünen ne varsa tupaç amaru ya da heybemdeki harita yani demem o ki sevgili; kimi sevsem biraz yüreğine estirdiğim rüzgar kalıyor kimi sevsem biraz sen oluyorsun aslında.. |
"kimi sevsem..." deyince, aklıma düştü başka dizeler de;
"kimi sevsem sensin" Attila İlhan
"kimi sevsem annem oluyor sonunda" Burhan Günel
... gibi.
*
ne(y)den korksam biraz sen ürküyorsun aslında
Burada (neyden), sanırım "neden" olmalı. Belki halk ağzı, konuşma dili biçimini yazdınız.
(ney-den) Hani, "ney" üflemeli bir çalgı. Çalgı-dan korksam... gibi de düşünülür ama buradaki anlam o değil.
*
sus ve kır göğüs kafesimdeki ürkekliğin
denizleri ve trenleri öksüzlüğe bulayan rengini
yollara serdiğim karanfil kokularına as
--
Ve Şiire...