kalbimin kuşları ve sen
susuşunda ağıtlanmış bir ülke
soluksuz bir kayıbım biat etmedim diye ellerine oysa tanıdıktır bütün çöller deve hörgüçleri ve savaş atlarının öpülesi toynakları yasalara aldırmadan yürüyorum omuz atarak tüm putlara kalbimin kuşlarıyla söyleşiyorum muştulu bir fethin şarkılarını... -ki sapanımda esrik bir mezopotamya- kolay değil yel değirmenleriyle çarpışmak ve hürriyet sanmak uçkun hayalleri haritalar çizmek şarkulavsata dizginlenemez ölümlerle sevişmek calutların fışkırdığı kurak toparaklarda... -direnen bir yılgınlık var insan suratlarında- sesinin terkisinde yurtsuz bir seyyahım bakışında yesrib var konuşmazsan hicrete uzanır ayaklarım heybemde hiradan kalma bir yalnızlık alnım kanlı bir küfe zemzem biriktiriyorum kınsız kılıçlar sakladığım sesimde... söz verdim Allaha kalbimde ihanet biriktirmeyeceğime ve anneme söz verdim ilişmeyecek diye kimse hüznüme ve elbette beyaz gömleğime pirupak uyanmak için yağmurlu bir mahşer seheriyle... -yıpranmış kelimelerden muharref bir tarihe düşüyorum- düşürsem de heybemdekileri kirletmeyeceğim kalbimin kuşlarını bir kardeşlik ırmağı akarken dilden dile ufkumda karanlığın ayak sesi ufukta ölümün kararlılığının tanıdık resmi.... - sesim metrûk bir ülke- |