suskunların dediğidir
ne anlatsam tamamlanır hikaye bilmiyorum
bir eski intiharı kuşanır yamalı tüm kelimeler mahzun dudaklarda suspus olur o görkemli rezidanslar kadim surlar dibinde çünkü bir tek kendisini beğenir insan ve en çok kendi haklıdır silahın gölgesinde... /ne imanın dirilten sesi ne telaal bedrunun kırgın ezgisi ne hicretin kuşatan fetihler saçan rengi/ hepimiz musayız oysa kalbimize gamdan bir elif sokuludur yüzümüzde bin kuyu bin yusuf dolandırır içimizin çınlayan mahur bestesi gel gör dilimizde yaralar bağrımızda taş hanemizde yas kalabalık zihnimizde yer bulmuyor züleyha... nereye koysak eğreti durur elimiz nereye saklasak üşür ummanda hıncahınç yüreğimiz dilimizde kal-u bela avuçlarımız rıdvan biatında ah ki elimizde yok Allah’ın kudret eli hiç dolanmıyor Aliler savaş meydanlarımızda... gah takım elbiseli kravatlı bir şiiri hak etmeyen gah uzun sakallı siyah cübbeli bir ayeti anlamayan hiç eli cebinde dolaşmamış hiç ağzında aşkı ıslıklamamış bir kuzuyu güdemeyen adamlar yeni dünya düzeni getireceklermiş sesleri yükseldiçe ve daha çok aktıkça kan yürüdükçe adiyat’lar ateş saçacak sanırlar o rugan topuklarından.. /kim bilir adalet hangi ortadoğudadır hangi viranede yeşerir umudun gülü.../ ne türkmen elinden bir huseyni ne kahve gelir artık yemenden ne gülümser serhat boylarında kürdün gelini ensar artık çaresiz ağıt yakar muhacir dilimizde paslı bir pranga hüznün hazin türküsü... hangi ayet okunsa şık durmuyor kalbimizde ellerimizde yapmacık anahtarlar içimiz ihanet kuyusu dilimiz nefret dolu kabul olunmuyor dualar beddualar... desem ki Jakartayı biz onardık biz yaktık o güzelim gemileri avuçlarımızda yükseldi samarra ne firavunları vardı kalbimizin ne putlardan medet ummuştuk taklar kurulmuyordu bulvarlarda ve zırtpırt sorulmuyordu rengimizin kimlikleri... sabah herkes için sabahtı akşam herşey için geçilmezdi ırzına çocukların kadınlar sevilirdi destandı her susuş ve hayırdı her söyleyiş rüstemi zal ile battal kolkola cenk ederdi... yeniden zulmü kağşatan bir ayet bulsak yayılsa güzellik Diyarbakırdan Musula /ya eyyuhennasu inna haleknakum min zekerin ve ünsa/* ile dingin bir tebessüme dursa insanlık mesela... haylaz çocukları haylansa dünyanın sokaklar bulvarlala barışsa hep aynı umudu yüzdürse köpüğünde o huysuz ırmaklar Sarduri’nin kulesinden dünyayı seyreden o şehinşahlar rahat bıraksa tüm mazlumları... *Ayet-i Kerime: ey insanlar sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık.. |