30
Yorum
71
Beğeni
5,0
Puan
3879
Okunma
bir eylül günü şiire durunca dudakların
kirpiklerin bir hançer gibi kesti bileklerimi
kanımı sesinle okşadın
düştüm
yüzünün içimde belgelenmiş tarihine
yüreğimin kıblesin de
gecenin dini de olur imanı da
göğümde çıldırıyor -sessizlik
yaban kalmış yetim bir çocuk gibi
ellerimde uysallaşıyor
keşfinin mecnun örtüsü leyli saçların
duvarlar yüzünün yüzüme cilveli haritası
seni de beni de uyutmaz sonbahar
güvercin kanadından/kanından
bir tüy ve mürekkep
nasırlaşan etime batıyor
oysa ağrıma gidiyor dilinde ve içinde
adımın geçmediği her cümle
ve hücremde
yeni bir umut olarak tekrar müjdelenirken sen
anladım !
zaman sinsi bir akrep gibi
unutturuyordu beni
aşk damarlarımı kesip suluyor
köklerimi acıtıyordu
içimde yüzümün unutulma kehaneti
yazın ortası ve kara yel
gün doğumu ve sen
sonu her daim üç noktalarla biten
ucu açık bu aşk
-Ah bir kez bile rastlasaydım gözlerine
gözlerimle vursalar da ölmezdim -
teninde tenimi yalayan rüzgar
seni katık ediyor bu yaban sancıma
ki acımasın diye
şairlerin mısralarında terk ettiği kadınlar
bin yıldır
bizde
aynı şiirde
çarmıha gerilmeyi
bekliyorduk sevgilim
dünyayı aşklaşan bir devrimle tekrar alevlendirmek için
mahur duruşun
ve omzumda o çocuk hayallerin
demli bir çay gibi çöreklenince içime
kurşuniye çalan bir Midyat akşamı
solmasın diye son gülümseyişim
o tanıdığım en son güzel gülde
yüreğinle rec medildim
Deniz Pınar
5.0
100% (62)