kedi, çocuk ve yaşlı adam...... I Pambık’a ...şimdi sen gidersen çerçeveler devrilir, kırılır içinde buluştuğumuz resimler kalp gibi kol gibi saçılır son nefes gibi -cam kesiği gülüşler- sen gidersen ben kimin gözlerinden yeşil üzümler toplarım kim susarak bana sayfalar dolusu -şiir anlatır- yazamıyorum bak o çok sevdiğim Lucien’e de iki satır yok ne olur gitme bu gece de ayağımın ucunda uyu ellerimi öp ya da ben parkede yatayım ayağının ucunda tıpkı az önce susarak konuştuğumuz gibi bir ömür uyuyalım ama birlikte sen insan ol -ben kedi- II yırtık ayakkabılı çocuğa çocuk denince şeker çikolata, saç tokaları ve pantolon askıları bir de bayramlarda arkasına doluştuğumuz kamyonlar geliyor aklıma ve babamın limonla taranmış saçları annemin utangaçlığımı gizleyen eteği çocuk deyince biri yırtık ayakkabılar içi bos kumbaralar ve yetim çiçeklerl açan mezarlıklar hani sallansa dünya bir an yer değiştirse zengin ve yoksullar "ya da her çocuk eşit doğsa" III yaşlı adama hayal kurardım çocukken (fransız fakirhanesinde) ellerimde, dirseklerime kadar şefkat eldivenleri belki bir omuza şal örtecek bir omuza baston olacaktım pazar günleri dışı içinden daha zavallı mıydı? pencereleri güneşe küskündü oysa ortancalar rüzgarla öpüşürken pervazında küpe çiçekleri akşamı iple çekmeliydi gençlik anılarına kulak kabartmak için kuşlar kahkaha sesleriyle havalanmalıydı göğe sitem taşımalıydı bileklerine bağlı okunmaz mektuplarla vefayla geri dönmeliydi sonra, paçalarından para sızan yüreklerden -kırlangıç mevsiminde- şimdi ben de yaşlanıyorum ve blraz da hastayım kendime bir huzur evi seçmeliyim on beş yıl sonrasına hem zaten şu hayatta bir çocukları bir yaşlıları -bir de kedileri çok s e v d i m- de_soulmate |