bulutlara tutunmuş yağmurlargidiyorsun diye rüzgarlarla usul usul dilim kokuna hasretlik çekiyor bu gün yağmur ağaçlar baktıkça ardından için için sukut benim de bütün sevincimi öldürüyorsun dünüm alçalan bulutlar yollara bakıp silkinen şu dut dalları gibi düşürse seni yoluma sonra sevdiceğim uykusundan uyanıp işkilli damlaları sileceğine gözlerimden oturup benimle uzun uzun ağlasa aklımda kelimelerin hesapsızca tüketildiği bir dünya var hayalimde hala sensizliğin o kekremsi tadı gece kuşları sessiz çığlıklar ve hasret eksilmelerimden habersiz bir ömre gülüyor sanki terminalde unutulmuş bir valizim kimse dönüp bakmıyor kimse almıyor kayıp eşya bürolarından farksızım gelen gidiyor gelen gidiyor nefes almaksızın esrik kuşların sonsuz sandığı şu gökyüzü yok mu biriciğim o bile aldanışlarına gülüyor hislerimizin ben ise tüm utancıma rağmen inancımın başımı yere her eğdiğimde karıncalardan ezik küçük ve ufak tefek bir cismin dağlardan da büyük olduğuna yemin edebilirim aşkım benim yıkık şehirler atlasım ne zaman geçsem kabristandan türkümü unutuyorum bırakın ellerinizi artık düşün peşimize |
" oturup benimle uzun uzun ağlasa "
O kadar çok ağladım ki
Ve sen o kadar çok sarıldın ki bana bu anlarda
Nasıl öderim hakkını bilmem...
Sen öyle müşvik öyle kocaman bir kalbi
Ve sevgisi olan bir adamsın ki
Bizlerle ağlarken kendini unutuyorsun işte ...
Ve ben her şiirinde
O kocaman kalbini
Sonsuz sevgisini
Büyük bir cömertlikle paylaşan
O içli adamı görüyorum...
İçin içimdir aynam, her zaman...
Sevgimle, çokkkk hemde... :)