iklimsizSokaklar bakardı camlarımıza Tül gibi incelirdi taş kaldırımlar A d ı m seslerini sarardı koca cadde/de Yağmur tazelerken ıslak hasretlerini Bulutlar neden bu kadar ağlamaklı olur ki… -hiç anlamazken ben bunları- Yağarken bu aşk şarkıları dışarıdaki nisana Sarılmışken şemsiye altındaki öpüşmelere Altı üstü yedi iklim iki kişilik sevişme -işte- Asırlık bir sarnıcın şahitliği mart sonrasında Ki kelebek mevsiminde göğsünde ölmek varken Kırlangıçların peşine düşmüşken bu akıl Maviye pembe bir düş ektim Yakamozlar koynumuzda uyurken bir akşam vakti… Varsın dağ deviren özlem uyutsun şu yastıkları Dışarıda kokun, saatler hep gittiğin vakit İklimsizliğin üşümesinde tenimiz Sabahlar kuşlara Karanlıkta kalmış meczup sevdalar… Dört mevsim bir sevmelerin dakikası Ha son ha ilk bahar Nevresimlerde sevişmelerin küflü kokusu Ve adressiz kalmışken bu kadar şiirler Kanadı kırık öyküler okuduysam uykusuzluğumda Sakın korkama ben üşüdüğümü kimselere demedim… Ankara’ya ne karlar düştü Dün yolum düştü girdiğin evin sokağına Kapalıydı IŞIK’ların kararmışken gözlerim Dudaklarımda mazinin ıslak izleri Mırıldandım ismini sen … sen…sen demeden Rüzgara fısıldadım çok özlediğimi… Bir serçe uyandı o şafak vakti Bin kelebek ölüsü uyudu (sol omzumda derin sancılarar) Oysa ölmeyecekti bahar sevişmeleri İki aralasaydın o tül perdeyi… Aşka dair iki mısra kalırdı en azından Gece öpüşmesi gündüz görüşmesi Son bir öpüş bir ölüm takvimi Mevsim son öpüşme vakti Bir ikindi zamanı Takvimler(de) hep sensizliğin gidişinde işte… |
Ha son ha ilk bahar
Nevresimlerde sevişmelerin küflü kokusu
Ve adressiz kalmışken bu kadar şiirler
Kanadı kırık öyküler okuduysam uykusuzluğumda
Sakın korkama ben üşüdüğümü kimselere demedim…
Esaslı bir şairden sıkı bir şiir okumanın mutluluğuyla tebriklerimi gönderiyorum.