Bir İhtilâl SöylencesiAsırlık yangınları sırtına almış göğün yüzünden sıyırmış rengi sesi kendinden kaçak düşleri salkım saçak mâhur bir aşkertesidir şimdi... Ki ben yılkı bir atın yelesinde savrulan tozu dumana, közü toprağa karışan yine de durulmayan ele avuca sığmaz tufanların çocuğu! Kaderin pençesinde perçinleyip zamanı zavallı bir türkünün hançeresinde kendinden pes bir sancıyım notaları duraksız kanayan... Sabrın tespihinde boncuk yapıp özümü gözümün pınarına ummanlar demirleyip açtım yelkenlerimi pusulasız bir ömre... Sırtladım heybemi sonra, sildim yasımı hadi söyleyin şimdi hangi liman alır ki göğsümde yuvalanmış zincirlerin pasını... Gözlerimde uzak bir kavuşma ânı hercâî bakışlar savuruyor sîneme kavruluyorum... Boğazımda yeni yetme bir telâş bıyıkları terlemiş delikanlı hüzünler okşuyor dilimi arsızca teslimim işte; alın hadi camdan yapılmadı bu beden bu yürek taştan değil size de bir yer açar elbet... Yoktur, olmaz benim tenimde suç işlemem size karşı tek bir kusur! Onurdur konukluğunuz eğrilirken ömrüm koca bir çıkrığın ucunda eğilirim başak dalları gibi yenik ama mağrur... Özlem TARHAN Mart24/iki bin on dört |
özverli anlatımıyla
harika şiir okudum
kutlarım şair yüreğini
her yönüyle
şiir gibi şiir paylaşımı
tebrik ederim