KuantumTanrılar utancından kırılıp dökülürler mi acaba dirilmezse avuçlarında bir canlı kara örtüleri açılmaz mı yüzlerinden toprağa düşerken çocuklar baharı hiç yaşamamışken neden düşünmezler başlangıcında bir yolun daha canlıyken çocuklar oyun oynarken evlerinin önünde görmemişken iki adım ötedeki katillerini şimdi utanç yüzü apaçık gezer suçu kondurmadan üstüne kimsecikler ’ben’ başka türlü çıkar kabuğundan ’biz’i çeker kendine çevreye yayılan sesler incinir erken açan çiçekler yine fısıltılar duyulur ırmaktan geciken yağmurlardan umudunu yitirmez erkenci günek bir acı sızar içimden öyle olağanüstü değilizki yeniden kuralım insan’lık çatısını eğri tüten baca olmasın ’ben’de bahçeleri asmalı evlerin altında oturduğumuz çay içimlik zaman bir merhabalık elvedalık neyse, durun! kendimi aramaya çıkıyorum bakayım, görüntüm bana mı ait? 17. 3. 2014 / Nazik Gülünay |