Yine Gel
Vişne mevsiminde
Hani göçmezden evvel leylekler Fırtınayla yoğurulmadan önce İstanbul Sur diplerinde leylaklar açmaz Ve küf kokar yaz akşamları İstanbul’un Buğulu bir kadın sesine benzer deniz Sahiller kese kâğıdına sarılıp Uzak kıyılara fırlatılır da, Kimseler görmez Güz başka yakışır İstanbul’a Yaprakların sararmaları Esmer günlerin kararmalarına ulanır Soğuk kış gecelerinde biz, Söyleşiriz İstanbul ile maziden Çok şey bilip saklar ne de olsa Susarsam yakınır Susarsa yakınımdadır İstanbul Bahar bayram gibidir kutlanır Şarkıların nakaratları Şiirlerin mısra araları Daha bir güzelleşir Gemiler umut yüklenip Uğursuz limanlara yollanırken Gülümser İstanbul Sen ay gün mevsim seçmeden Her iklimde yine gel Bıraktığın gibi bulacaksın Bıraktıklarını Bıraktığın yerde nasılsa Çocuklar öpüp okşayacak avuçlarını Saçların dudaklarımla taranacaklar O armoni hiç kaybolmayacak Kalamış hep huzuru kutsayacak Fenerbahçe’nin geniş kaldırımları Bize hep dirsek mesafesinde kalacak Yeni camiden okunan ezanı Üsküdar’da dinleyeceğiz Çakıl taşları uzatacağız dipsizliğe Yok öyle yıkılmayacak, Yitirilmeyeceğiz Adını söylemek hep Çikolata yemeye benzeyecek çünkü Çünkü İstanbul, Koynunda gizleyecek bize dahil bütün bilişini Uçurtma ol Yağmur ol Bir eski dostun diline takılı selâm ol Yarım ay ol Güneş ol Bir kitapçı vitrininde bir çift göz ol Aklıma aydınlık ol Ne olursan ol ama Yine gel İstanbul’a Çünkü yokluğunda İstanbul Analı babalı öksüzlere dönüşmekte Ve boşalmakta sokakların içleri... |
sen, onsuz bu yapayalnızlığa katlanamıyorsun..
ve o seni İstanbul'dan daha da çok özlüyordur eminim.
İstanbul tasviri eşliğinde, özlemleri anlatmak pek bir güzel olmuş..
yüreğine sağlık