terkediyorum bu kenti ölürcesine...
adının baş harfini aldım
bahçede koca çınar gövdesinden yanıma birde o hüzzam şarkıyı doladım dilime terkediyorum bu kenti ölürcesine... susabildiğim kadar özgür parmak uçlarımdaki sızı kadar yakın senli şiirlerin sonuna düşülmüş dip not kadar tutsak... o yorgun martıyı bırakıp eski deniz fenerinin saçağında kanadı kırık birde seni dilediğim yıldızı gök kubbede unutup başım önümde gidiyorum... nerden başlasam bilindik sona en yakınım ölü düşlerimden yaptığım uçurtma uçmadı mesela... o gökyüzü seni dilediğim o yıldız gibi bizim hiç olmamıştı aslında belkide yalancı o bakışlara ipotekliydi... karanlığımın adı köhne kasabalı yalnızlık yabancısı olduğumuz sevdalara üç otuza satıldığımız... güneş hiç doğmamıştı belkide göksuya bakan verandalı odamızın penceresine camda belli belirsiz bir iz o son sağnaktan kalan yağmur lekesi... ıslak düşler iliştirdimde bekledim yağmurlara gebe mevsimde buz yeşili göz bebeklerimin sen yamacına sevilmesede sevmeyi biliyordu camdan da olsa bu kalp paramparca olsada sevmediğin sevgisiyle susuyor bu kalp kırılarak.... Hasan ODABAŞI |