Kurşun
.
Ebem; nazara gelmiş çocuklara tuz kavurur, kurşun dökerdi “-durmayo ebe yırtınıyo, zabbahlara ğadar ağlayo nusgasını boynundan file çıkar(t)mayoz emme demekkiyne bu sefte taha mukametli nazar etmişler gene “-“gurşun dögdürün Döndü Ebeye afsınlatdırın bi Allah mafazan Allah; göz-möz varısa şakgadanak kesili(r)” dedileridi de oca(ğı)na düşdüm ay ebe sen bilin gari bi gurşun döküvüsen sevabına,” Ebem başkalarının çocuklarını pek sevmezdi aslında, daha doğrusu agamdan başka, aslaa ama bu durumda; merhamete gelerek, kucağına alırdı bebeği “-Mismillahirrahmenirrahim” diyerek açardı bebeğin beleğini hemen çalı vurulur ocağa, sacayağına yerleşen üçe katlanan kahve tavasına babamın av malzemelerinden birkaç saçma tanesi kurşun eritirken ocakta birisi, bir yandan da ebem duasını ederdi, “-el benim elim deği(l) Hatma Anamın eli” adet üzere bir yandan da bebeği, gonuşarak severdi “-aman bu ğözel çocuk da kimimiş böylee, aman Alla(hı)mm.. kimin guzusuymuş buu! yarın böyüyüp dee ebesine-dedesine mi bakacağımış hııhhmm anasının gözünün nuru bişiyi yoğumuş yavrımııın hiş bişiyi yoğumuş, hiş hasda file değilimiş de(ğil) mi.. hıhn hinci gurşun döküvücemiş bu ğözel çocuğa Döndü Ebesi ebesi de bu o(ğ)lanı bek severimiş de(ğil) mi oluşum, hıhn de mi..” “-yavrımm adın ne bakayın senin ee! “-fikret ebesi fikret” dedi Küpüş Hesne Ebem “-vuyh! oda neyimiş Hesnece” “-bilmen gari, bobası go(y)du ay bacım, bobası, ne bileyin valla neyise.. hincikinner böyle gari ay Döndü Bacı” “-ee zamane hinci anasının bobasının adını gomayollar gari eveliki ğibi anşa , fatma, asiye meemet, irbem zati galmadı, o esgidenmiş” “-heye valla öyleymiş ahir zaman dedikleri bu olmalı” “zaman sana uymaycağmış i(n)san zamana uycağmış ay Döndü Bacı” bir taraftan eşyalar toplaşır çabucak bebeğin yüzüne bir tülbent ya da çevre kalbur içinde “sahın”, sındı yada bıçak sahın içinde su ve su içinde iğne. bir yandan da illa söylenip, zokurdanacak kim bu çocuğa neye göz eder kii Ya Rebbim Ya Resullalaahh göz etmeden gedesiceler.. anasının ta içinde bir korku, acaba ne olacak sanki sünnet ediliyormuş gibi bebeğine bakamaz gözü dolar, ağlayamaz bir parça değil candan ne de olsa can... yine besmeleyle, tavada eritilmiş saçma suya katılır “cosss!!” diye bir ses, su içinde, kurşun acayip şekil alır. ne bebekte ağlama, ne diğerlerinde nefes “-göz var anam göz” ve göz edene beddualı birkaç söz... “odu-ocağı kör galmayasıcalar, gözleri kör olmayasıcalar kem gözlerini toprak doldurasıcalar nazar etmeden gedesiceler Fikired yavrıma nazar mı etmişler” … “-me Hatma ğelinimiz, … gelinimiizz.. yavrıım al hunu da çocu(ğu)n omzuna gözelce dikivi hu suyu da.. kedi köpeg geşmecek pislik görmeycek bi yere serpittirivi çıynanmaycak, kedi-köpeg siğmeycek neye dersen; Hatma Anam gurşun dökdüğü suyu höyle çalıya serpceğmiş bobamın goca köpe(ği) de ordan geçerimiş huncucuk bi tas su köpe(ği) ıslatsa noluu, ıslatmasa nopluu işde emme ıslatmış gosgoca köpeg mavvıklayalak gıvrılmış galmış..” hadi gelmiş-geşmiş olsun, bireşden bişiycikleri galmaz evel Allah mesmele çekmeden uyutma gari imi ! DİPNOTLAR: kurşun dökmek: tılsım, efsun muska: büyü amacıyla yazılan kağıdın üçgen şeklinde bükülerek muhafaza içine alınıp omuz ya da koltuk altında saklanır, muskanın nazar ya da diğer belalardan koruyacağına inanılır mukametli : mukavemetli, dayanıklı, sağlam, kötü, tesirli afsınlamak / efsun : tılsım, nazar ya da büyüye karşı, koruyucu büyü, göz, göze gelmek, göz olmak : nazar, kötü bakış ya da haset nedeniyle kötülük dokunması, hastalıktan kurtulamama belek: kundak hatma : fatma hı hımm : evet mi.. bişiy /bişey - bi şey: birşey ayşe ibrahim heye(he ya): evet, hı-hı anlamında çevre: pamuklu dokuma büyükçe mendil sındı: makas göz etmek: nazarla, kıskançlıkla bakış, kötü bakış siğmek: işemek, çiş yapmak, küçük çiş mavvıklamak : acıyarak havlamak, güçlü birinin çıkardığı aciz ses, inleme imi : emi, tembih Resim Rahmetli Küpüş Hesne |