Kırmaher evin ineği vardı bir ya da iki hemen herkes tarafından bilinirdi geldiğinde altı aylıkmış mantofon boğası, köyün ineklerinden beş misli iri böğürüşü bile bildiklerimizden farklı Saatali ineği olanlardan birer kutu arpa topladı, bizim ineklerin adı ’kara sığır’dı boğasayan inekler Satelleri boyladı yüğrülenler sarı bücük kuzladı mantofon boğasından sonra bizim kara sığır, yoz inekler "kırma " adını aldı, sarı, gürbüz buzağıları, inek sağımları arefesinde zapdetmek ne haddimize ucu pizli sakındırak adet etdik, piz iğnelesin de anası buzağıyı emdirmesin diye sonraları baytarın makinalarıyla bücüklerin kulağına numaralar koydurduk mantofan buzağıları düğeleri bi başka sever olduk hem yavruları para etdi, hem sütleri gerçi ha! yemelerine yetişilcekleyin deği emme varsın ossun Allahın otu endik her gün ovaya, yükledik eşşeği biçdik,yolduk, gurutduk yazboyu atdık “gırma”ların öğüne ee ga(y)ri! herkeş düğe bağlar oldu evine süde de doyduk, meşakkate de süt kaynadı akşam-sabah her evde gayboldu getti-vardı yoz sığırımız, adını çağırsan bakardı, mülerdi sarıgız hinci, bu bize mi bakıyo biz buna mı belli değil, sanısın bunnar manıt, südümüz azıdı emme, bereketi varıdı mantıfon geldi, süt bolardı emme gara yoz sığırın südü a(ğ)zımızın dadıydı |
makine getirdiler
mutsuz sığırlar inekler
millete
yedirirler kaçak et
anguz diye yabancı öküzleri
ne sütün üstünde kaymağı kaldı
doğal ortamından uzaklaştırıldığından bu yana
belki verim arttı ama
ya sağlığı çocukların