Gri yüz atlı
Atları gri yüz atlı geçti
kılıçlarına kan yüklemişler damarları cephe sanki inse ininden insan dese "bu kurtlar kimindir" ya da "Kimdir bu uluyan ulu orta" grisi birden duracak bir yüzleri gidecek... yüz atları geçti gri; atların yüzlerinden geçilmez ki evcillleştirilmemiş kuyrukları vardı kırbaçlarının indiği topraklardaki gri yüzlü katliamların... Hepsinin atları yüz, yüzünün grileri at... Çelimsiz bir öfke boşacak birazdan şahdamarlarından... Ranzaları bağlayın, diye haykırır olmayan köyün delisi... Ah o ne çığlık... Minareler secdeye gömülür de kubbelerinden seçilir ezanın izi... Ama griler var hem atları hem de yolları var... bir de bağıran deli... Baldıran zehri değildir ki yutayım dilimi... bu tozun dumanın, bu kılıcın kalkanın ortasında tüm heybetiyle yere devrilen devlerin, cinlerini perilerin hesabı elbet bana sorulacaktır. Öyleyse bile parmaklarımı ey demirci çırağı; öyle bir bileyle ki gölgemin kınında bile rahat durmasın... Yüzleri atları gibi gri atlılar geçti nal sesleri hâlâ baki... Eğil, diz çök ama asla boyun eğme de dinle... duyacaksın... Kılıçlarında bileylenen başların marşlarını... |