KELÂMIMIN SESİNİ DUY ZÜLEYHA...
"Sen RAB’mısın ki insanlara yetişme derdindesin?" dedi bir seda...
Ben RAB değilim Züleyha... Ne tüm acıları durdurabilirim, ne de herkesin yarasını içinden söküp alabilirim... Ne tüm feryâdları dindirebilirim, ne de her mazlûmu zalimden kurtarabilirim... Ben RAB değilim Züleyha... RAB’den aldığım ilhamla, ulaşabildiğim her ele sahip çıkabilirim herşeyimle... Kulağıma ulaşan her âh/ı, dindirmeye çalışabilirim mücadelemle... Soframa koyduğum her aş/ı, herkesle paylaşabilirim yüreğimle... Gönlümdeki sevgiden çokça, dağıtabilirim insanlığa muhabbetle... Din/dil/ırk ayırt etmeksizin, kucaklayabilirim her can/ı sevgiyle... Ben RAB değilim Züleyha... RAB’be teslim olmuş, insanlığını insanlığa adamış bir kulum acizâne... "RAB’bin hükmüyle hükmedilmesini sağlayabilir misin?" dedi bir seda... Ben hükmün koruyucusu değilim Züleyha... Ne insanları RAB’bin hükmüyle hükmetmeleri için zorlayabilirim, ne de onları ezebilirim... Ne âdemoğlunu yargılayabilirim, ne de kendi nefsimi üstün tutabilirim... Ben hükmün koruyucusu değilim Züleyha... RAB’bin kelâmını idrak ettiğim kadarıyla, Kitab’ı şiar edebilirim hayatıma... O’nun hükmünü yere düşürmeden, peygamber uslûbuyla anlatmaya çalışabilirim her can/a... İslâm’dan korkutarak değil, sevgiyle bahsedebilirim bütün cihana... Hüküm dışı yaşamları dışlamadan, bildiğim ölçüde yaklaşabilirim farklı tabiatlara... Nefsimi üstün görmeyip, RAB’bin öğretileriyle terbiyelenme çizgisini koyabilirim zaman/ıma... Ben hükmün koruyucusu değilim Züleyha... RAB’in hükmünü öğrenmeye çalışan, öğrenciliği yaşam boyunca sürecek olan bir kulum acizâne... "Sen kimsin ki sesini duyurmaya çalışıyorsun?" dedi bir seda... Ben bir hiç’im Züleyha... Ne ben/liğimi çok görebilirim, ne çoklukta kaybolabilirim... Ne nefsimi yüceltebilirim, ne aşağılayıp yok sayabilirim... Ben bir hiç’im Züleyha... RAB’den aldığım izanla, keşfedebilirim içimdeki ben/i... Hayatı tecrübe edip, yokluktan çokluğa adayabilirim bu ten/i... Ben/de olanı paylaşıp, hiç’liğime yaren edebilirim sen/i... İçsel yolculuğumu anlatıp, duyurabilirim herdaim sesimi... Ne olduğumu sorgulamadan, varış noktalarına salabilirim kendimi... Ben bir hiç’im Züleyha... Hiç’likten BİRliğe ulaşmaya çalışan, yokluktan varlığa gark olan bir kulum âcizane... "Koruyabilir misin herkesin iffetini? dedi bir seda... Ben namus bekçisi değilim Züleyha... Ne kirlenen ruhları temizleyebilirim, ne de kirlenmesine engel olabilirim... Ne masûmiyetin kaybolmasını durdurabilirim, ne de kaybolan masûmiyetleri öteleyebilirim... Ben namus bekçisi değilim Züleyha... RAB’den öğrendiğim kadarıyla, çalınan iffetler için savaşabilirim gücüm yettikçe... Ötelenen ben/likleri savunabilir, insanlığa kazandırma yolunda kelâm edebilirim dilim döndükçe... RAB’bin terketmediği can/lara, benliğimi siper edebilirim terkedenlere dermanım el verdikçe... Alınlara sürülen kara lekeleri, silebilmek için mücadele edebilirim RAHMAN destekledikçe... Kirletilen ben/likleri öteleyen topluma, korkmadan başkaldırabilirim gerektikçe... Ben namus bekçisi değilim Züleyha... RAB’bin bahşettiği ahlâkı korumaya çalışan, koruyamadığında O’na sığınan bir kulum acizâne... "Sindirebilir misin kalplere Tevhidi?"dedi bir seda... Ben Tevhidi özümsetecek olan değilim Züleyha... Ne teslimiyetten bihaber olanları çarmıha gerebilirim, ne de Yaratıcı rolü oynayıp yargılayabilirim... Ne "La İlahe İllallah" ı her gönle sindirebilirim, ne de bütün ilâhları dize getirebilirim... Ben Tevhidi özümsetecek olan değilim Züleyha... RAB’bi BİRlemeyi terketmeyip, "LA" eylemlerimle inletebilirim âlemi... Tevhidi kelâma hapsetmeden, teslimiyet ile süslerim hayat simgemi... Kendi ilâhlaştırdıklarımı öldürüp, putları kırma mücadelesiyle donatabilirim ben/liğimi... Zâlime boyun eğmeyi reddedip, mazlûmları savunmak için ortaya koyabilirim yüreğimi... "LA" devrimini kuşanıp, BİRlenme mücadelesiyle inşaa edebilirim çizgimi... Ben Tevhidi özümsetecek olan değilim Züleyha... RAB’be teslimiyeti öz/üne kodlayan, BİRden ötesine başkaldıran bir kulum acizâne... TÜLAY YILDIRIM EDE |