Köy Düğünü 41-Kırkbir Kere Maşallahbir tarafta bunlar olurken, diğer tarafta hacı-hoca takımı abdest alırlar çeşmeden ince sazlardan istekte bulunur gençler “sabahın seher vaktindeÆ Aliyi gördüm Aliyi yüzümü sürdüm izine Aliyi gördüm Aliyi Aliyi gördüm çağında güller açar dost bağında Musa ile Tur dağında Aliyi gördüm Aliyi Aliyi gördüm meşede kırk mum yanar bir şişede yedi iklim dört köşede Aliyi gördüm Aliyi” bir kenarda birikmeye başlar gelin almaya gidecekler misafirler, evsahipleri ve çocuklar, akışır cemaat camiye, kadınlar kızevine.. sazlara kırk koldan “kes” derler ezan başlamıştır “Allah-u Akber” sazlar kılıflarına girer davul zurna arz-ı endam eder, sesizce akışır cami meydanına ahali “tıs” yok davuda, zurnada sakin halleri camiden çıkışı bekler kalabalık beyaz bir gömlek, pantolon damatlık güvey[1] giyimi ikindiye doğru cami önünde damatlık ceket bir seccade içinde imamın davudi sesi ortalığı inletir misafir-köylü, adamlar cami önüne gelir damatlık ceketini giyerken güvey plak aynı kırık plak “-ismi paaaak!,…….. cismi paaaak!” ………. hoş görülür her şey “-Muhammet Mustafa-ra salavat” Euz-ü besmele ve Fatiha, arkasından Rabbena atina fid-dünya· Rabbenağfirli veli-valideyye ve lil-mükminiyne yevme yekümül hisabµ kimi katılamayanların zarfla gönderdiği hediyeyi damadın cebine koyar, kimi "azımızı çoğa sayın" diyerek seccade üstüne para atar, kimi küçük altın takar, kimileri tedavüldeki en büyük, cebindeki en yeni "pangınot"u damadın yakasına sıralar sarkar birbirine tutuşturulmuş kağıt paralar imamın elinde, bohça[2] içinde hediyecikler kapışmak isteyen çocuklara dağıtır birer-ikişer çevre içindeki şekerle çocuklar biraz aralaşılır olmadı imam efendi tarafından havaya fırlatılır birbirini çiğner çocuklar imam elde kalan son şekerleri de fıcıtır[3] misafirler üstüne ne var ne yok kapışılır, ganimet yarıştırılır bu arada sağdıç, bir de aileden biri içindeki paralarla toparlarlar seccadeyi, "-Allaha ısmarladık" deyip yürünür oğlan evine, onları hısım-akraba kadınlar beklemektedir takı merasimine burada devam edilir "böyük gafalı" damadın anasından oğlanın teyzesinden-halasından, gremse bazılarından güçcük ata zengin kocadaki abılasından bilezik illa nedense milletin gözünün içine baka-baka aslında herkes kurulmakta olan yeni yuvaya destek olmak amacında evdeki ilk kavgalarda altın meselesinden çıkacaktır en sonunda bu arada varsa uygun çocuk, oğlan evinden ya da akrabadan sünnet ediliverir, dili tat [4] olanların dilininin bitiğini[5] kesiverir hazır gelmişken sünetçi Narkozcu Ramazan· güvey giyiminden sonra gelin alayı davul-zurna eşliğinde çamur-çatlak demeden "-haydin bakalım" kız evine herkes toplaşır, çalar davul zurna bir taraftan çeyizler yüklenir arabaya en sonunda dünürler birlikte oynamalı gelinin abisi şeker sigara dağıtmalı Æ Kul Himmet [1] güvey: damat · rabbimiz bize dünyada iyilik ve güzellikler ihsan et µ rabbimiz beni, anamı ve babamı ve bütün müminleri hesap gününde bağışla [2] bez, mendil, çevre [3] fıcıtmak / fıcılatmak : fırlatmak [4] tat: tutuk, peltek, dilsiz, kekeme “d” sesini çıkaramama [5] dilin bitiği: dilin damağa bitişikliği, yapışıklığı. Dili bitik olanlar dillerinin serbestçe döndüremediklerinden “tat” konuşurlar · Gencamadın Ramazan (Deveci) |
Zevkle okurken çukura düşüyor bazen yitirilen değerlerle ilgili.
Kutlarım bilinçli yapıtınızı.