Koğuş
Güneşin epeyce doğusunda
Bütün bilinmişlikten uzak Sembollerin ötesinde Küçük ve önemsiz Bir ayraç Kilitli düşlerimi okşuyor Duvara değiyor avuçlarım Soğuk duvar duyamaz nasılsa Kelimelerim güvendeler Tıpkı demir ranza Çelik dolap gibi Saklar susarak Bir sigara yakmalıyım yalnız Dumanla örtünmeliyim Korkmamak için Şimdi tamam Anlatabilirim artık Senden başlamalıyım zaman Hep yüklüsün hep gebe Yarına, olacaklara ve dahasına Sırdansın fakat Sırdaş değilsin hiç Bak nasıl dağıldı kar bulutları Nasıl da yüzleşiverdim kelebek ömrümle Mahşer yeriydi ortasında durduğum Hepimizin günah kuşandığı bu yerde Ne arardı ki masumiyet? Boşunaydı yüzleri yoklayışım boşuna Oysa hazırdım inanmaya Gerçeği tutuşturup elime Kaçmasaydı Ve yazmasaydı siyah kalemli gölge Şimdi tayın vaktidir Avluda yankılanır bir türkü Gecikmiştir affın kâğıdı Belki de gelmeyecektir Böğrümde büyüyecektir Bu koca öfke Hiçbir yere ulaşamayan Eksiltili selâmlarım var Tükenmez efkârım Keşke hiç yalan söylemeseydin Ya da hep Hep söyleseydin Gece uzun Gece dipsiz Sadece o benimle yanyana Çünkü sadece O daha aydınlık benden... |
doğrandıkça
korkularımız artar mı
azalır mı
tebriklerimle