DELİSİN VE HALA DELİNİM
Kanayan yaralarımı dağlar zaman
Kan kabuk bağlar Güle döner tenim Kalp kokar hava Bir daha kan kokmaz gönül evim Dilim sustuğunda gölgem oluyorsun Kuruyup çatladığında toprağım Vakitlice dökülen yağmur gibi geliyorsun Acı pıhtılaşınca damarlarımda Sancılarımı cıvıtan ilaç oluyorsun Unuttuğum yüzüme düşen Yüreğime süzülen Yeni yetme güneşsin Dilimde uçuşan dua Rabbe açılan elim Aşkı emziren bir delisin Ve aşkınla sermest gezen Esrarını göğsünde taşıyan derviş delinim Şöyle işveli bir göz kırp Büz dudaklarını Bendini çiğneyen sel gibi Deli yüreğine koşup geleyim Günler ve de geceler geçse yamacından Savrulan toza dönüyor zaman Eriyor neşveden kum saatinde zerreler Kalbime çivilenen gam oluyor Nergislere caka satan şehla dideler Hasretinden çürüyor bak Gönlüme diktiğin taze çiçekler Yüzyıllar da geçse üzerinden Ateşini taşıyan bu kalp bu eller Ayrıldığın rıhtımda usulca seni bekleyecekler Şimşek gibi çakan gözlerinde koyulaşır zaman Zehrini zerk ederken akrep Yokluğunda durup kalıyor yelkovan Sensiz adım adım ölüme yaklaşırken Bu gönül nasıl etmez ki feveran Dokunamadığım ellerinde büyüyor bu aşk Dokunduğumda duracak zaman yıkılacak bu köşk Gömüleceksin ta dibine katresi olduğunda Gözlerimden kopunca sel gibi kanlı eşk Bize iyi bak, hoşça olsun ay yüzlüm Olmadığın zaman olmadığın dünya ve olmadığın ben Sensiz bir hiçiz kimsem hiç Hiçlik hiç Hiç... |