ŞİVAN
Susuzum, damağımda yorgun atlar kişniyor
Mahzunum, nazarından mahrum gönlümün eliyorum külünü Motifsiz cümleler gibi sarhoşum Başına buyruk takılıyorum dizelerde Dizlerinin cennetinde buluyorum kendimi Esrarlı gözlerinde yıkılıyorum Yıkılmış gönüller figanımdan tanıyor beni Hangi kalple buluşsam bozgun yiyor Uçuk atıyor goncaları Detone şarkılar gibi çiğneniyorum hunharca Morfin yemiş akşamların zulasında filizleniyorum Yıldızlar saçıyor ay parçası şiirler doğuruyorum Usturupsuz hislerin şavkında sönüyorum Çürüyor gökten düşen elmaları mutlu masalların Kan kırmızı masalardan mecnun olup dönüyorum Şivan düşmüş yüreklerin sahilinde topluyorum gölgemi Kucağımda öksüz büyüyen umutlarımla Göğsümün ateşinde gam demliyorum Tütün basıyorum dudaklarıma Dilimdeki acı tadın mimarı oluyorsun Anılarımın ahengini bozuyor saçların Ve meydan okuyor gözlerin Mihrabı yıkılan ruhuma Bileklerimi döven kan dalgalarında arıyorum seni Yahut heybemde duran geçmiş zaman tebessümlerimde Sonsuza uzanan kirpiklerinin duldasını yokluyorum Kızgın demir gibi hala dağlıyor gözlerimi gözlerin Göğsümde sakladığım sözlerini yağmalıyor haramiler Büsbütün hiç kalıyorum bu fenada Hani diyorum alsak zamanın aklını Dönse başı ta en başa dönsek Silmeden sevda fukaraları kitaplardan ismimizi Yormadan aşkı tavında dövsek kalbimizi... |