Aşk Sanatı
Mübalağa sevmiyorum ruhhuma aşinalar bilir
Yanağın cennetin en serin köşesi değilse Şirin uykulara yatılan yerdir Bulutlu gözlerine iki kelam edecek olsam Goncayı çatlatan dudaklarının gönlü kalır Atımı sürdüğüm kuğu boynun kıtalar aşar Ellerin uzar zaman incelir Ak göğsünden fışkırır sevda Mecnunların birbiri ardına çöllere düşer Kaç yüz bin pare atışı yapılır inci sözlerine Yıldızın saçılır nur iner yüzlere Savrulmayagörsün hanımeli kokan saçların Aklımın şirazesi kepenk indirir Bin yıl tutsağın olur soylu yüreğim Şiirsel iltifatları çok bilmem Sanatlı sözler kadar usturuplu da değilim Fuzuli’nin tezgahında geçmedim Galip Dedeyle hiç oturmadım bir gazelin kenarında Kirpiklerine salıncaklar kurmasın diye şairler Sokak başlarını tutum her gece Tebessümün raks ederken camlarımızda Endişeyle bekledim doğan güneşi Ahmed Arif’in dizelerinde rastladığımda kokuna Ah etmedim yirmi dokuz harfe yemin ederim Öylece kıskandım Faruk Nafiz gibi Dağlandı kalbim Çatladı göğsüm ortasından ikiye Ne büyü ne afsun ne de esrara meylettim Peri masallarında baş rol almadım Çini Maçini Frengistan’ı gezmedim demirden çarıklarla Zümrüdüanka’ nın kanatlarında Kafdağı hülyasına dalmadım Sihrine kapıldım endamının ne var ki Bekledim asırlarca eşiğini Gönlünün sırlı aynasında gezindim aval avare Tesbih ettim adını lal oldum ve biçare İklimler aştım mühürlendim gözlerine Ferhat’ı aratmadım şart olsun eledim dağları Kerem gibi seyyahlaştım devirdim şehirleri İksirini dudaklarının aradım kadim kitaplarda Peteğinde bal arılarılarının Çiçeklerin kimyasında Böyle özge güzelliğe kul oldum Allah şahit Çağladı içimin köpüklü pınarları Demir aldım taze nefesinin rıhtımına... |
Tebrik eder, esenlikler dilerim.