YAR KUCAĞI
Canlar deminde tutuştu solum
Ay yüzlü dilbere beyandır halim Ne Ferhat’ın gürzü ne Kerem’in sazı Kar etmez bu cana Ve hiç kalır yanımda Mecnun’un alnına yazılan yazı Bre aşıkların cümlesi Diz kırıp fakir soframa İçirdiniz bana efsunlu meyi Hallac el verdi Yunus bel Bir’de karar kılıp Ettiniz beni kapı kapı gezen avare dilenci Sevdanın yelelerini tutturup attınız ateşe Yüceleri aştırıp erdirdiniz güneşe Has bahçede güle yandı ol vakit bülbül Çemenlikte küle döndü garip menekşe Hem Yusuf’un kuyusu hem Yakup’un çilesi Yazılmış kaderime var mı bunun çaresi Tahtımı yıktı tacımı vurdu yere Şehla gözlerinden süzülen aşkın haresi Aşık da edecek adam da Özlem dolu özge hislerin açtığı yürek yaresi Hünkarları mum etti yiğitleri meczup Hudutları kaldırttı gönül kisvesi Değil mi ki Adem’i yurdundan eden Bağrını yakan aşkın şeytani hilesi Kırklar meclisinde ismini saldım göğe Titredi arş-ı ala döküldü yıldızlar yere Değil bu dünyada mahşerde bile Kasıp kavuracak aşkının narı beni Bre aşıkların cümlesi Ne var ne yok hakkımı helal ediyorum size Şiddetle öpüyorum o pak yüreklerinizden Sıcacık dahi kaynayarak Ulaştırdınız ya ay aydınlığına, aşkın yamacına Sustum ve bıraktım kendimi yar kucağına Artık sizden biriyim Şems’e eş Mevlana’dan az beriyim... |