Gece nöbeti
Kalbine söz geçiremez insanoğlu…
Bazen derin yaralarını’da kapatır içten içe bildiği o sahte gülümseyişlerle Kalabalıkların içinden geçer suskunluk doğurganı düşük sevda acılarıyla gülümseyişlerine benzetmeler yakıştırılır O deli dolu yüzlerin maskeli yanlarına ‘’ne kadar güzel gülüyorsun ‘’ çok içten tebessümlerin var’’ Halbuki kocaman bir yalandır… oysa her gördüğün masumiyet.. Katil bakmaz hiçbir aşk öldüren sevda kalbin yüzüne. kimileri tebessüm ederek alır aşkın canını, Kimileri de yürek elleri kanlı; yasalara göre suç olmayan bir kaitldir ulu orta öldürür Aşk’ı öldürmek o’na verilecek en büyük sevda barış ödülüdür aslında İnsan çoğu zaman yanılğılarını yanıldıkları esnada görmezler Genel bir kavram olarak, Ahlar vahlar düğümlenir pişmanlığa yelken açılan gecelerde kalbin diğer yüzüne… Geceler demişken.. Ruhlar gündüze yansıyan ay ışığından çok karanlıktaki ay’ı severler ,karanlıklarına aydınlığı nazar boncuğu gibi iliştiren ay’ı… Korkusuz bir o kadar da acımasızdır hayat dediğimiz bu insanlar Bizler hayatı kötümseriz kötümsediğimiz hayatı yaşam’ayıda’’ severiz Peki neden kötümsediğimiz bu hayatı bazen ağlayarak bazen de gülerek yaşarız Yaşam gülmek veya ağlamaktan mı? İbaret Binlerce solu beynimizin düşünce labirentlerinden geçerken nasıl olsa yaşıyoruz dimi? Aldığımız nefesin azıyla fazlasıyla dünyada sorgusuz sualsiz yaşıyoruz… Kimi zaman çok sevdiklerimize sonsuzluğun hoşçakalını iliştirerek Onları toprağın bağrına sarıp Ardımıza baka baka gidiyoruz belki birkaç saat sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya.. Ölüm nasıl ki haktır bedenlerimize, aşk’da işte böyle hakı leyla bakışlı mecnun ölümler düşen kalbimize. Tabi bazen de mecnun bakışlı leyla ölümlülere.. Karşılıksız kalmaz hiçbir duygu,…… ‘’NOT’’ ‘’Yazım aşamasında yaşam aşaması’’ Devamı bir sonraki ölüme… Serdar Özyanız |