"Burnumda yasak elma kokusu Ellerim kan revan... Ne sen sor ne ben konuşayım... Bir şiirle savalım gitsin... "
Suya düştü gözlerim yıkanırken günahlar Arınmak zor, durulmak kor bu demde Ne bir düş, ne gülüş, ne sancısı Tanrının Sadece gece, yalnızca tek hece "aşk"..!
Ki; ne yaşlıydı evvelce gözlerimin kuyusu ve kuytusu göğsümün ne de yaslıydı Yaslanmıştı omzuma gözleri pır pır solgun elleri yorgun bir genç kız yüreği kıpır kıpır..
Ve geceydi saçları dolanırken mehtaba Deniz mahmur, hava mayhoş, ıslak bir hülya düşüyor yere sarhoş... Gel de görme, bilme gel de Hadi kaldırma yerden insafın yoksa! Açılır elleri goncadan, dilleri lal Hüzne bulaşır sevda, azıcık daha baksa...
Hani koşar ya toprak nereden aksa su buluşur ya elleri saflığın huzmesinde Sen ey insan! Satılmış vicdan! Hangi deryaya, hangi ummana varsan kir olur akıttığın, dert olur damıttığın Yıkansan da en berrak suyunda yeryüzünün zerresi temizlenmez günahların...
Zira; süregelir bu döngü; bu akla ziyan işkence, ömre zarar bu zulüm... Nedir ki gammazlayan saflığı, temizliği Kimdir dönen kavlinden... Değil mi ki en nihayet seni de bulacak ölüm!
Yani; cümle figanın mahşer yeridir dünya... Düşleridir sandıkta arta kalan umutlar ki çentik çentik kazınmış gözlerine kızların... Çocukların sancılı ellerinde Bundandır işte sürüklenir uçurtmalar...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
TELVE şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TELVE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Özlem hanımcım, dostlar alışverişte görsüncü omadım hiç. Hak edene tebriğim boldur. Ve bu şiir benim boyumu bi kaç arşın geçer. Buna rağmen siz bana sağlam kalem diyorsanız, ben de ayrıca çok teşekkür ederim. Nice nice iyi şiirlere diyelim inşallah...
Zira; süregelir bu döngü; bu akla ziyan işkence, ömre zarar bu zulüm... Nedir ki gammazlayan saflığı, temizliği Kimdir dönen kavlinden... Değil mi ki en nihayet seni de bulacak ölüm!
Yani; cümle figanın mahşer yeridir dünya... Düşleridir sandıkta arta kalan umutlar ki çentik çentik kazınmış gözlerine kızların... Çocukların sancılı ellerinde Bundandır işte sürüklenir uçurtmalar...
Günah, gne ah gibidir. Ahlar biriktirmemek için, günahtan sakınmalıdır belki. Fakat ne zordur ondan sakınması...
Hele arınmak? Evet asıl o lüzumludur. Madem ki kaçınılmazdır günahın güne ah bırakacağı sonucu, o halde ivedilikle arınılmalıdır bütün günahlardan ki, günler ahsız kalsınlar. Tebrikle.
"Burnumda yasak elma kokusu Ellerim kan revan... Ne sen sor ne ben konuşayım... Bir şiirle savalım gitsin... "
Her zaman ne tatlı gelir yasaklar ademoğluna,bile bile cezaya rağmen yeriz nihayetinde o elmayı Pişmanlık duyulsa da bir ikincisi yine vuku bulur damağımızı öpmüşken bir kez yasaklık Bu herkesin anlayacağı bir hâl olmaz iken hadi vursun bir kez daha ozan sazının tellerine,alkış tutsun şiirler ve biz…
Suya düştü gözlerim yıkanırken günahlar Arınmak zor, durulmak kor bu demde Ne bir düş, ne gülüş, ne sancısı Tanrının Sadece gece, yalnızca tek hece "aşk"..!
Çoğu vakit s/akladığımız gün/ahlarımızda aklarlımız ve neticeyi görmek için eğilip baktığımız o nergiz çiçeği misali yeniden doğduğumuz günahlarımız ve tek şahidimiz ‘ O !Aşkın sancısında yol alan çares/ siz aşk…Siz
Ki; ne yaşlıydı evvelce gözlerimin kuyusu ve kuytusu göğsümün ne de yaslıydı Yaslanmıştı omzuma gözleri pır pır solgun elleri yorgun bir genç kız yüreği kıpır kıpır...
Oysa kuyular hep yaş/lı olurdu,gözyaşları dolmadan da.
göğsünün omuzlarına damlayan her yorgunlukta ıslanan ve her acıda bir kez bir kez daha yaşlanmamalıydı aşk…
yine o çocuk,küçük kız çocuğu oynamalıydı ellerinde şiirin.
Ve geceydi saçları dolanırken mehtaba Deniz mahmur, hava mayhoş, ıslak bir hülya düşüyor yere sarhoş... Gel de görme, bilme gel de Hadi kaldırma yerden insafın yoksa! Açılır elleri goncadan, dilleri lal Hüzne bulaşır sevda, azıcık daha baksa...
Bu istek,bu yakarış ziyadesiyle yeter aşka, Yeter artık diyor açılan açılmayan goncalar ve krema tadında süslüyor yaş pastanın üstünü hülyalar. Tanık olan ne varsa,aklı başından gitmiş çoktan,bir bekleyen var yaşlı olsa da gözleri umuda rağmen,umutla…gel
Hani Koşar ya toprak nereden aksa su buluşur ya elleri saflığın huzmesinde Sen ey insan! Satılmış vicdan! Hangi deryaya, hangi ummana varsan kir olur akıttığın, dert olur damıttığın Yıkansan da en berrak suyunda yeryüzünün zerresi temizlenmez günahların...
Ve yatağını bulur nehirler İçinden çağlayanlar geçer Vicdanlar eli koynunda öksüz bir çocuk bu denizde Günahları gömmeli,önce ret etmeli,sonra defin…
Zira; süregelir bu döngü; bu akla ziyan işkence, ömre zarar bu zulüm... Nedir ki gammazlayan saflığı, temizliği Kimdir dönen kavlinden... Değil mi ki en nihayet seni de bulacak ölüm!
Her nefsin kaçınılmaz sonu ile merhaba sana Nedir bilirken sonunu bu zulüm Cüz’i iradenler sen kim oluyorsun ki Bu yeminden dönüş niye Nerde insanlığın ve sana bahşedilen temizlik Dur!ziyandasın…gör
Yani; cümle figanın mahşer yeridir dünya... Düşleridir sandıkta arta kalan umutlar ki çentik çentik kazınmış gözlerine kızların... Çocukların sancılı ellerinde Bundandır işte sürüklenir uçurtmalar... Diyorum ki; Bu mahşer gününde görmezken kimse kimseyi, Kabarmışsa hesap defteri Korkulur ya mizandan hani Ve hep günahsızdır ya çocuklar üstelik Gel binelim en çocuk yanımızla uçurtmalarımıza Salsınlar bizi maviliklere…
içimizde kararan bir faslın tutanağıdır hayat, her gün biraz daha artan o kurum/sal isnat.. yüzümüzü döndüğümüz her yönde bir öykü her açıda başka bir masal.. barış en çok konuşulan dilidir yeryüzünün ama savaşlar belirler sınırları.. kibrin büyüttüğü bir arzudur bu, ölümler, peşi sıra gelen zulüm, bu kan ve bu bitmek bilmeyen laneti cehaletin.. kötülük adına herşeyin başlangıcı bir hırstır ama insanlık adına en çok da sefaletin...
-şiirleriniz övgüyü vargücüyle hak ediyor.. emin olun eski şiirler de dahil bütün şiirlerinize zaman ayırıcam.. sonsuz kutluyorum.. teşekkürler şiire, saygılar..
aslına bakarsanız takip edebileyim diye daha ilk okuduğum şiirde beğendiklerim arasına ekledim fakat antolojide de bir grubumuz var ve oraya gelen her şiirle ilgilenmek zorundayım.. bu yüzden bu sayfa açık gözükse bile orada en azından bizim grubumuza gelen her şiiri yorumlamaya çalışıyorum ve buraya çok az vakit kalıyor.. ama daha iki şiirinize geldim ve onlar da mutlaka tüm şiirleri okumalıyım dedirten şiirlerdi.. tekrar kutluyorum.. saygılar size..
Uzun süredir takip ettiğim siz değerli şairin takibine alınmak onur verdi, eksik olmayın.. Tepkiliyim bu oldu bittilere oldum olası! Geçiştirilen değerlere, örselenen düşlere, ezilip geçilen umutlara, yara alan çocuklara, bencilliklere, yukarıdan bakmalara, mış gibi yapmalara, yalancı kahkahalara, vs, vs... Saymakla bitmiyorlar, ne acı değil mi... Ne saymakla, ne de ayıklamakla tükenmiyorlar maalesef...
İnsan olmayı unuttuk ; hatta bile isteye seçtik unutmayı... Çok vahim bu...
Çok teşekkür ederim ye niden, ayırdığınız değerli vakit ve yorumunuz için...
"TELVE" Şiirin adında gizli sanki anlatılmak istenen her şey aslında... zira şair, ne kahve içmekten, ne de fal bakmaktan söz etmiyor şiirinde. hani sanki, yaşanmışlıkların yürekte dibe çöken tortusu gibi, geriye kalanların izi gibi, önce köpük köpük olan bir düşün sonrasında, düş bozumları gibi... bu şiir defalarca okunur ve her okunduğunda ayrı bir ufuk açar, ayrı bir düşünceye sevk eder insanı...
çevrimdışı bakarken gördüm dostumun şiir astığını, beklenendi, şairinin adı gibi Özlem'le hemde...
selam olsun kavi kalemine, kavi yüreğine dost...sevgimle/saygımla...
Evet güzel dostum... Aşkın peşinden koşarken kaçırdığımız ya da görmezden geldiğimiz değerlerin ve erdemin ağzından yazıldı bu defa şiir... Telvesini bıraktı yüreğime de...
Düşleridir sandıkta arta kalan umutlar
ki çentik çentik kazınmış gözlerine kızların...
Çocukların sancılı ellerinde
Bundandır işte sürüklenir uçurtmalar...
senin şiirlerini alıp bağrımıza basıyoruz öyle narin içli manevi iklimi yüreğimizi alt üst eden endamı ile...