ah be yar ilmek ilmek dolandıkça boynuma adındaki her harf ayrı ayrı bir düğüm olup üç kere ard arda kesiyor soluğumu
ben bile görünce kendimi gözlerinde öldüm sanıyorum
sen ki toprağıma atılan tohum sebebi bereketimin sen yeşilimdeki siyah avuç içlerimdeki ter dön hadi bak birkere gözlerini kaçırmadan gözlerime bak ve gör sırrına eremediğin seni
sen kalemime düşen kelimelerin telaffuzu sen kuytuları zihnimin sen yar’im sen yaram deliliği şehrimin aklımın tozu dumanı
ah be körlüğümün gören yanı ah körkütüklüğüm gölgene muhtaçken adımlarım ayak bileklerime attığın tekmelere ağlıyor yollar
dilim tutuşuyor biliyormusun şairliğim küfrediyor şiirlerime gök yamalı gecelerin koynuna seriyor düşlerimi gece ayyaş gece yamalı yaralı
yokluğun ağır geliyor sol tarafıma secdesini kaybediyor melekler Tanrı kızıyor git gide azıyor cehennem
ah sevdiğim alnımın ortasına gelip dayanıyor şeytanın işaret parmağı
nedir bu delilik diyorum nedir bu felç eden yüreğimin ahı neyedir bedduam
en yüzsüz tarafından öpüyorum sancımı özü tüketilmiş arsız bir şiir bırakıyorum yastığının altına yine hadi aç rüyalarını
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
perdesiz şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
perdesiz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dilin ne söyler senin ayrık otu! Pek yaman olur Çok dehşetli olur bir çiçeğin toprağı yırtarken çıkardığı kulakları sağır edici suskunluk. Belki kolay şiir yazamam ama iyi bilirim göklerin yüreği nasıl mengene gibi sıkıştırdığını… Ne mutlu bunu ölmeden gören göze, duyan kulağa….
o vakit yüreğin bir avucun içine nasıl sıkıştırıldığınıda bilirsin sen nasıl her iklimin sonbahar olduğunu ağustosta nasıl kar yağdığını insanın saçlarına.. ve toprağın nasıl reddettiğini ölümü nasıl yaşar gibi yapıldığını.. hepsini bilirsin değil mi?
Her harfi huzur kokan bir şiirdi benim bu sitede aradığım. Bu değildi. Bu şiirin üzerine önce soğuk bir su içilir kana kana iyice serinletilir dil damak. Sonra küre dağlarının rüzgârlarına bırakılır tutuşan her ne varsa. Ilgaz ormanlarında saklambaç oynarken sancılar sıcak bir çay bırakılır ateşe. demlenir usul usul... Demlendikçe arınır ruh musallatından... Haksızlık etmez kendine. Çünkü farkında olmasa da her şeyin bedelini zaten ödemiştir yeri ve zamanı geldiğinde...
önce ellleri huzur kokan bir şair bulmak gerek bence..ben değilim.. hani suyun dokunamadığı ateşler olur ya bazen değdiği yeri eritir iliğine kemiğine kadar..dilin damağın dolaşır elin ayağın feragat eder bedeninden.. küf kokulu şiirler döker parmakların sayfaya..
huzur ne kelime usta..üstümüze başımıza sinmiş huzursuzluk..ödenmiş bedelleri hazmetmeye çalışan şairleriz biz..
şems'in kurallarından biri geliyor aklıma "aşk bir seferdir. bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur."
bu ne ya şimdi... bu kadar üşürken bi de şiirden soğutacaksın bizi... böyle de güzel olmaz ki... ben oynamıyorum... eyvallah. (bu arada iki şey var. 1) yüzsüz öpücük müthiş, çaktırmadan ama referans vererek kullanabilirim 2) şiir müthiş referans vererek tamamını da kullanabilirim :)... eyvallah...
ebeditutsak tarafından 11/26/2013 1:14:14 PM zamanında düzenlenmiştir.