"g/azap kuşları"Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ...
büyürken hep acıdı kollarım babam derdi ki -onlar kanatların- ta ki yaralı bir güvercin bulana dek parkta anladım ki sana yetişmek ve ölüme birlikte göçmek içinmiş onca acı -bir de sevmek için seni delice- (evet..gök/yüzüm evet...denizim y ü z ü n... ) ... havada kırlangıç matemi çünkü, sislere teslim bir İstanbul ardımda kaçınız bilirsiniz *gazap kuşları*nın hikayesini ne kadar severseniz sevin, bir imanın inancında sevgi ve aşk sıratın iki ucunda ...iki dişli rakip işte bazı duygular yaklaştığınızca koyu katoliktir aşka kaç kez vaftiz edilir günahsızlığınız kalbinizde bir kalpten afaroz edilme korkusu bir rüzgarı tersten estirmek mümkün değildir ya da kumandayla yılları geri sarmak imkansız bir düşü bir el hareketiyle hayata yapıştırmak fakat bir şiirin yönünü kıbleye çevirebilirim işte o vakit aşk ve vuslat aynı eksendedir biliyorum yaftasını yalnızlığın, büyümeyen gözlerinden yoksa kim kovalar koca bir yaz sarı(şın) bir kızı hem hangimizin olmadıki küçükken hayalet arkadaşı üstelik ben hiç kör/ebe oynamadım hangi görünmez sırta değecekti ki elim öylesine işe yarardı ki kusurlu kanatlarım göç/ebe bir güvercindim ölüler diyarında gömülmüş gençliğimi kollardım dadanmasın ölü seviciler diye benim denizim de olmadı hiç küreklerine asıldığım bir mahkumiyetti yaşam bir kadın ne kadar çekebilirse işte kumdan bir çölde nasırlıdır avuç içlerim sevgilim sakın öpüpte kazara dudağına yaralı şarkılar sürme sensiz şehirler kucaklayamıyor bir anne şefkatiyle bütün kalabalığımızın iki iskemle olduğu bir yere gidiyorum dört yanı gelincik tarlaları duvarsız bir kente son kez bakıyorum dore kemerli saatimin gümüş kadranına ezmeli diyorum bütün sensiz zamanlarımı bu son tren fırlatırken kolumdan raylara deniz gökyüzünden yağıyor -yüzün bir kompartımanın penceresinden görününce- Türkân Çağlayan |