2
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
3746
Okunma

Kederli kelebek ilkbahar esrimesi menekşelere küstü
Ağaçlardan giyindiği rengi silkindi gökle yer arası tuttu yolları
Evreni dönüp kum tanelerini süpürerek tenhalara uçtu: Kırklara karıştı
Gök; solan güzelliklerine yerindi kelebeğin cevşen giyindirip aldı Maveradan içeri
Yıldız sağanağı başladı meleklerin söğütlü sığınağına şavkımalarla dolu
Kelebek gelişini anlattı bir kırık gönlünü hüznünü dirimli sorularla döktü
Bir bakıma ölümünü; dolunayın emzirdiği yakamoz oracıkta Anne gibi titredi
Ansızın inceldi geceyi ve ovayı ürpertti sesi göğü yırtıp denizköpüğüne taşındı
Rüzgâr öptükçe ölgün saatlerde en vurgun yerini mustarip ağacın
Aşkla mayalanmış dalları boynunu eğdi fısıltılarla
Girift bilmeceyle soldu buğulu yapraklar kurudu döküldü
Bulut lâl kaldı toprağa cemre küstü; su ateşe yürüdü
Yapraklar naz etti veda çığlığıyla döküldü sabaha
Çaresiz ağaç ah-u zarla su akışında kırıldı -gecelere
İlkbahar dönümü karınca sabrı ile açan çiçeklerin
Toprağı örseledi sesleri: Öykünerek eşeledi toprağın karnını
Yeniden doğuşun tutkusu ile kınından sıyrılmaya çabaladı
Özüne dönüş çığlıkları attı çiçekler
Akşam serinliğinde dilimlendi Mimozalı ay
O vakit; cemre bağlarını çözdü toprağın
Yeniden filizlendi fesleğen kokulu çiçekler
Tırtıl zorlamaya başladı güvesini doğmak üzere
Bir vakte yeniden geçti ışıklarla
Yeni bir ruh giyindi yeni tende
Ölümün siyahını silkindi zeval vakitlerin gözcüsü -kanatlarından
Ak demetiyle geçti karanlığı erişti ufukta beliren tüy gibi rüyaya:
Ta ki dudaklar değinceye kadar göğsü dağlı karanfile