denizi öpsem çoğalır biliyorum darağacında bir hayli yorgun -mahmur- menekşe curcunası ne kadar maviyse her şeyi ürperten kanat sesi uçar gibidir dalında rüzgar bekleyen deniz -incelecek- gölgelerin uzamasıyla
uzakları işaret ediyor çürümüş zihniyetin yönünü safran sarısı gizli bir hüzün sedefler dolusu söz yeniden yaşama doğmak için göz getiriyor
devlet baba söylemek istemezdi -ama söylüyor- bir inci bulup çıkarasımız var denizlerin duru gözlerinden ölüm esrimesi gidişi giydirip gökyüzüne yakınlaştırmamız lazım yüzleri
bilmiyor devlet baba sonra bir hilâl gibi doğacağını ezbere alınıp teleklerle yazılacak denizleri anlatan kitapların ağzı
üstüne gül düşse kan damlasa sülüs bir çizgidir ölümle başlayan buğulanan hayal
güneşin en olgun saatlerinde portakal çiçekleri yıldızlar gibi soyunurken geceye yârin kokusu kadar çocuk ve sarı tutuyor geceyi bir ekmek kokusu fırıncı eziyor aydınlığın kınasını kimse bilsin istemiyor denizi yoğuran mayanın ölüm ve devrim olduğunu
cellat yüz/görümü ölümü biteviye konduruyor suskunluğuyla deniz’in üstüne sarpa sarıyor dar sokakları deniz gölgelerini ışık ışık çekerek içine sedefinden vurgun yediğimiz kaybettiğimiz deniz enkazı toparlıyor bizi ağzımızda bağışlanan gizlice devşirilen kelimelerin ruhuyla
ölüm ki sustalının ağzında oturan gölge deniz ki yıldızlar gibi durmuş geceye bütün şimşekleri yutmuş güller arasın da bir sağanak bulutla tekmil söz üzre yağıyor yıldızlara bakan çocuğun öfkesi altı kızıl mayıs gecesi
Ey kıyıları zaptetmiş kervan kralları! kaldırın bu sisi gözlerimizin önünden kara çalmaz denizlerin üzerinde ki renkler susmaz ağustos böcekleri siz bir güvercinin nasıl doğduğunu bilemezsiniz ki! ben nasıl anlatayım size denizlerin doğumunu!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Deniz Gümüş Meşâle şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Deniz Gümüş Meşâle şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
denizi öpsem çoğalır biliyorum darağacında bir hayli yorgun -mahmur- menekşe curcunası ne kadar maviyse her şeyi ürperten kanat sesi uçar gibidir dalında rüzgar bekleyen deniz -incelecek- gölgelerin uzamasıyla
uzakları işaret ediyor çürümüş zihniyetin yönünü safran sarısı gizli bir hüzün sedefler dolusu söz yeniden yaşama doğmak için göz getiriyor
devlet baba söylemek istemezdi -ama söylüyor- bir inci bulup çıkarasımız var denizlerin duru gözlerinden ölüm esrimesi gidişi giydirip gökyüzüne yakınlaştırmamız lazım yüzleri
bilmiyor devlet baba sonra bir hilâl gibi doğacağını ezbere alınıp teleklerle yazılacak denizleri anlatan kitapların ağzı
üstüne gül düşse kan damlasa sülüs bir çizgidir ölümle başlayan buğulanan hayal
güneşin en olgun saatlerinde portakal çiçekleri yıldızlar gibi soyunurken geceye yârin kokusu kadar çocuk ve sarı tutuyor geceyi bir ekmek kokusu fırıncı eziyor aydınlığın kınasını kimse bilsin istemiyor denizi yoğuran mayanın ölüm ve devrim olduğunu
cellat yüz/görümü ölümü biteviye konduruyor suskunluğuyla deniz’in üstüne sarpa sarıyor dar sokakları deniz gölgelerini ışık ışık çekerek içine sedefinden vurgun yediğimiz kaybettiğimiz deniz enkazı toparlıyor bizi ağzımızda bağışlanan gizlice devşirilen kelimelerin ruhuyla
ölüm ki sustalının ağzında oturan gölge deniz ki yıldızlar gibi durmuş geceye bütün şimşekleri yutmuş güller arasın da bir sağanak bulutla tekmil söz üzre yağıyor yıldızlara bakan çocuğun öfkesi altı kızıl mayıs gecesi
Ey kıyıları zaptetmiş kervan kralları! kaldırın bu sisi gözlerimizin önünden kara çalmaz denizlerin üzerinde ki renkler susmaz ağustos böcekleri siz bir güvercinin nasıl doğduğunu bilemezsiniz ki! ben nasıl anlatayım size denizlerin doğumunu!
Murat akkoyun (Dikçe)
Emek çekilerek yazılmış güzel dizelerdi, emeğinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.
Ve insan anlıyor ki, bir insanı asmakla o insanı öldürmüş olmuyorsunuz, aksine yaşatıyorsunuz... Belki de bilseler di böylesine yaşatacaklarını, asmazlardı...
deniz adı üzerinde denizler tükenmezki,kimi zaman durulur çarşaf olur kimi zaman şahlanır köpük köpük dalgalanır örter namerdliğin üzerini.. kutluyorum değerli kaleminizi saygılarrr..
Çok güzeldi mektup zaten en başka hüzünlendiriyor insanı şiirde ayrı renkti,okuduğum en güzel şiirlerden kutlarım yüreğini Denizler asla silinmez yakamoz akşamlarında,sevgilerimle...
Ey kıyıları zaptetmiş kervan kralları! kaldırın bu sisi gözlerimizin önünden kara çalmaz denizlerin üzerinde ki renkler
denizlerin üzerindeki renkler hiçbir zaman solmaz ve denizler asla kurumaz. her daim yüreklerde çağlayacak adıyla ve ruhuyla. kaleminiz var olsun. saygılarımla
Deniz'in mezarına gittik bir yıl olmadı. O büyük insan, boylu poslu bir de, nasıl sığmıştı küçücük mezara, hüzünlenerek, Allah senden razı olsun diyerek fatiha okuduk. Mezarından çiçekler eksik olmuyormuş.
Şiirle çok duygulandım, ve neden bizler de bir deniz olmayalımı düşündüm..
6 mayısa yaraşır nitelikte dizeler.. anlatan düşündüren..ve bedenlerini asan egemen güç görsün ki yaşıyor denizler... kutluyorum bu anlamlı günde sayfaya düşen şiiri.. saygımla..
Bu harika dizelere söylenecek sözüm yok,harika,derin felsefesiyle etkileyici ve güzel bir eserdi,gönül emeğinizi candan kutlarım.duygusal gönül bahçemden 1 demet kırmızı gül bırakıyorum şiir sayfanıza.kaleminiz daim olsun.
"ölüm ki sustalının ağzında oturan gölge deniz ki yıldızlar gibi durmuş geceye bütün şimşekleri yutmuş güller arasın da bir sağanak bulutla tekmil söz üzre yağıyor yıldızlara bakan çocuğun öfkesi altı kızıl mayıs gecesi
Ey kıyıları zaptetmiş kervan kralları! kaldırın bu sisi gözlerimizin önünden kara çalmaz denizlerin üzerinde ki renkler susmaz ağustos böcekleri siz bir güvercinin nasıl doğduğunu bilemezsiniz ki! ben nasıl anlatayım size denizlerin doğumunu!"
Denizin mektubunu ilk okudumda ağlamıştım hıçkıra hıçkıra... Deniz ismini her duyduğumda her okuduğumda bir şeyler kopar içimden, adını koyamadığım... Ve ne vakit bir şiir okusam Deniz'e dair, bir bütün Deniz olurum. Dyarlı, vefalı demokrat kalemin varolsun dost kalem. sonsuz saygımla
enginlere katılmış bir efsaneyi, çağlayarak anlatmışsın. bir çıta daha yükselttin şiir olgusunu sevgili Dikçe. daha çok fırın ekmek yemem lazım sana yetişebilmek için. aynı pencereden bakıyoruz ama benim boyum yetmiyor :))
Bu harika şiirin üzerine söylenecek çok şeyler vardır elbette...Ancak ben yine de kalemlerimiz böylesi şiir şiir aksın dökülsün Denizler'e karışsın diyorum.Anılarına hürmetle, değerli paylaşımınıza minnetle, çok teşekkürler değerli şair...sevgi/saygı...
denizi öpsem çoğalır biliyorum
darağacında bir hayli yorgun -mahmur-
menekşe curcunası ne kadar maviyse
her şeyi ürperten kanat sesi uçar gibidir
dalında rüzgar bekleyen deniz -incelecek-
gölgelerin uzamasıyla
uzakları işaret ediyor
çürümüş zihniyetin yönünü
safran sarısı gizli bir hüzün
sedefler dolusu söz
yeniden yaşama doğmak için
göz getiriyor
devlet baba söylemek istemezdi
-ama söylüyor-
bir inci bulup çıkarasımız var
denizlerin duru gözlerinden
ölüm esrimesi gidişi giydirip
gökyüzüne yakınlaştırmamız lazım yüzleri
bilmiyor devlet baba
sonra bir hilâl gibi doğacağını
ezbere alınıp teleklerle yazılacak
denizleri anlatan kitapların ağzı
üstüne gül düşse kan damlasa
sülüs bir çizgidir
ölümle başlayan buğulanan hayal
güneşin en olgun saatlerinde
portakal çiçekleri
yıldızlar gibi soyunurken geceye
yârin kokusu kadar çocuk ve sarı
tutuyor geceyi bir ekmek kokusu
fırıncı eziyor aydınlığın kınasını
kimse bilsin istemiyor
denizi yoğuran mayanın
ölüm ve devrim olduğunu
cellat yüz/görümü ölümü
biteviye konduruyor
suskunluğuyla deniz’in üstüne
sarpa sarıyor dar sokakları
deniz gölgelerini ışık ışık çekerek içine
sedefinden vurgun yediğimiz
kaybettiğimiz deniz enkazı
toparlıyor bizi
ağzımızda bağışlanan
gizlice devşirilen kelimelerin ruhuyla
ölüm ki sustalının ağzında oturan gölge
deniz ki yıldızlar gibi durmuş geceye
bütün şimşekleri yutmuş
güller arasın da bir sağanak
bulutla tekmil söz üzre yağıyor
yıldızlara bakan çocuğun öfkesi
altı kızıl mayıs gecesi
Ey kıyıları zaptetmiş kervan kralları!
kaldırın bu sisi gözlerimizin önünden
kara çalmaz denizlerin üzerinde ki renkler
susmaz ağustos böcekleri
siz bir güvercinin nasıl doğduğunu bilemezsiniz ki!
ben nasıl anlatayım size denizlerin doğumunu!
Murat akkoyun (Dikçe)
Emek çekilerek yazılmış güzel dizelerdi, emeğinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.