Hüzünvarem
Tüm satırları nizama sokan KADIN;
Ab-ı dide’m. Merhaba, MErhabayı sevmem bilirsin. Merhaba diyorum çünkü, Merhabanın ardından hüznüyle gelen elvedaya sığınıyorum Korkak bi eda ile. Sana elveda edeceğim birgün. Satırlara bulaşan merhabanın Elvedası da gelir elbet. Ey Ebedi eedepsizler ülkesinin hüzün kraliçesi, Nerde emrin? Gönder cellatını, Vurulsun ilk satır boynuma, Boynumda asılı kalsın hediyen. Aksın damla damla kanım, Afitap kokulu ten’ine hediyem olsun yirmi iki satır. Saçlarımı ağırtıyor ev’liliğine olan merakım; Bahçende "ben" misali yetiştirdiğin hanımeli çiçeğine, Oturma odasının baş köşesini, En çokta sana aldığım eşarbına anlattığın derdinedir saçlarımın ak yazısı. Beni hatırladığında eşarbı ıslatacaktı gözyaşın. Islandı mı eşarbın? Sahi; Sen ağlıyor musun ? Hatırlandı mı sahi "onursuzluk" hastası ten’im? Yıldızların kıskandığı gözlerinle bakıyorsun bir an bana, Seviyorsun sanıyorum, Sonra biran güvercin oluyor düşlerim. Uçuyorum mutluluğa, Uçuyorum avare avare. Gözlerini çekiyorsun üstümden, Tepetaklak herşey, Kemiklerimi topluyorum hüzünvari gerçeklikten. Sevmiyorsun; Anlıyorum. Hüzünvarem; Yanımdan kalkıp giderken gidişine akan yağmuru bile özlüyorum. "gitme" diyemeyen dilime küskünüm bu aralar. Özlememem gereken gözlerini, İçime huzur nakşeden gülüşünü özlüyorum. Seni özlememem gerek, Lakin özlüyorum. Affet. Uzaklardaki "adi" sevdiğin seni çok özledi. Kasım’da şiir başkadır, Acıdır. |