Bir Kadın Geçti Ömrümden
Bir kadın geçti ömrümden
Konuşup cümlelerin yarasını kapatan dudakları İstanbul’dan daha güzeldi Saçları Kız Kulesi’nden daha eski Bakışları jilet gibi Nereye baksa yırtar giderdi peyderpey Kollarında ağır şartlarını taşırdı hayatın Genede boynunda çiçekler açmayı iyi bilirdi Bazen başı ağrırdı Ölüm süzülürdü gözaltlarına Mordan bir kanatsız kuş gibi. Migren böyle bir hastalıkmış O İstanbul’a aşıktı İstanbul O’nu hiç umursamazdı Yinede gülerdi Kelebekler kadar kısacık Tanrı gülmesini seviyordu Tanrı için gülüyordu Adı vardı ki kumdan bir fırtına Çadırını yıkar gibi bedevinin O’nun için İstanbul yağmur demekti Islanıp ıslanıp yürüdüğü bir vaveyla Ben kıskanırdım Kıskançlıktan gönlümün göğü parçalanırdı Bir kadın geçti ömrümden İstanbul’u sevdiğini her gece hatırlardım Uykusuzluk yapışıp yakama Sabaha kadar kavga ederdik. Hıçkırıklar sol yanıma otururdu |
Nazım Hikmet'in "Saman Sarısı" şiirini hatırlattı biraz da. Başarılı seslendirmesi ve dolu dolu içeriğiyle şiir günümün şiiridir.
Bitmesin hiç dedim sonunda.
Kutlarım mahir kaleminizi.
Saygıyla...
Mevlüt GÖZDE tarafından 9/10/2017 4:52:47 PM zamanında düzenlenmiştir.