Hüzünlü Bir Kadın
Hüzünlü bir kadındı
Yüzünde ayrı ayrı çiselenmiş yağmur, Yürüyordu Kuşların gözlerinde sinema oynatıp Binlerce kez adım atıp . Siyah kaban , Ve hikayesinin Uçlarından bittiği anlaşılan eşarp saçlarında Ay’dan emanet aldığı gözleri Turkuaz sancısı, Yek bakışta ok fırlatırdı , Intihar sarayının kralına. İncinmiş meltemlerin denize itildiği vakitte Bir şairin naçar türküsüne Adının karıştığını duymuşluğu da oldu elbet Yalındı Ve ham bir gözyaşı Söndürmüştü dudaklarında ezberlenmiş sigarayı Güzel bir kadındı Hiç bir şairin kelime dağarcığına sığmayacak kadar Güzeldi. Onu tırnaklarıyla kazıyarak şiirlere bir şair sevmiştir Ucuz kolye kuyruklarında Boş cüzdan yoklarken. Gönül gözünü ağlatmışlardır Asıp uçlarına kirpiklerinin Birer birer kadının yokluğunu. Şair kadını yokluğunda sevmiştir. Durduysa o kadın İstanbul’da durdu Size Kudüs’ten yüzlerce kez ölüm getirip. Yara bere içinde kaçarken bulutlardan Yüzündeki çiselenmiş yağmur Zannnımca dudaklarında ölmüştür. |
Hepsi vasatın altındaydı bana göre, demeden edemedim.