başka masanın kadınlarınasürekli birileri ölüyor etrafımızda sürekli bir yalnızlık coğrafyasına doğru yürüyoruz renklerimiz çalınıyor misal bu gökyüzü bu güneş bu ay eski güzelliğinde değil toprak üstelik nurunu yitirmiş cevher bir sırrı daha açık etmenin telaşında gün usul usul ölüyor tepelerden göğsüne bastırma beni kokunla sev sakla gittikçe eskiyen bir yol olarak görme daralıyorum bunalıyorum çıldırıyorum sustuğunda geçip gidiyor ömrüm birileri siliyor tüm yazdıklarımı narin ve zarif görünüyor ufuk isteksizlere oysa Kaf dağının ardını patlatıyorum kulaklarına tek tek her cümlemi çaktığımda ikimiz için bir ölmelik hayat yaşıyorum kırk harami deresinden kırk ölüyle kırk dağın ardından üstelik kırkının da ardından dolanıp aklından geçiyorum beni düşünme bir dağ var önümde gitmişlerden esrik kömürümsü yanık kokuyor bu kainat üstelik ağır lanet hani bırak düşünmeyi hatırlasam o an dağılıverecekmiş gibiyim dağa taşa sesinden kopan fırtınalar tanıyorum aklımda şu çınarlar kadar mağrur şu su duygulu sanki gökyüzü sevdalısı kim varsa akıllarından çıkıverecek yedi düvel ejderhalarına sevdalanmış gibi korkuyla bakıyorlardı tutmasam aşkın tükürüvereceklerdi suratına amma böyle adamlık olmaz böyle kadınlık sen artık beyaz değilsin sevgilim kirli bir eli tuttun çünkü beni unuttun |
göğsüne bastırma beni kokunla sev sakla
gittikçe eskiyen bir yol olarak görme
daralıyorum bunalıyorum çıldırıyorum sustuğunda
geçip gidiyor ömrüm birileri siliyor tüm yazdıklarımı
narin ve zarif görünüyor ufuk isteksizlere
oysa Kaf dağının ardını patlatıyorum
kulaklarına tek tek her cümlemi çaktığımda
ikimiz için bir ölmelik hayat yaşıyorum
kırk harami deresinden kırk ölüyle
kırk dağın ardından üstelik kırkının da
ardından dolanıp aklından geçiyorum beni düşünme
bir dağ var önümde gitmişlerden esrik kömürümsü
yanık kokuyor bu kainat üstelik ağır lanet
hani bırak düşünmeyi hatırlasam o an
dağılıverecekmiş gibiyim dağa taşa
sesinden kopan fırtınalar tanıyorum aklımda
oy oy yine döktürmüşsün aynam... :)
sevgimle hep...