ruhun masumiyeti ve direnişi...
Yakamoz bir geceye ait bültenlerimiz
Aydınlık bir düş gibi iniyordu ruhumuzun derinliklerine. Ve inen her bültenin içinde sözcüklerimiz bakir bir kız kadar masmavi ve tertemizdi ve her sözcüğümüz umutla beslenmiş bir mutluluğu ve bu mutlulukla çizilmiş bir yaşamı ifade ediyordu ruhumuzun derinliklerin de. hani bir serçenin pencere küpeştelerinin üzerine serpilmiş küçük umut kırıntılarıyla beslenirken, her ötüşün de bu kıvancın aruz vezniyle içinde depreşen yaşamın o en anlamlı ifadesinde ki o hazzın, ruhumuzun içine yansıyan bu derinliğin böylesi bir manidarlığıydı tıpkı. Öyle ki bu derinlik ruhumuz da hiç bir endişeye mahal vermiyordu. tıpkı bir şafak vakti bir bayram muştusuyla gözlerini açan çocuğun kapı kapı dolaşırken küçük avuçlarının ayasın da topladığı kristal şekerler gibi ziya saçıyordu göveren ruhumuz.. Saçılan her yaldızın içinde ki ruhumuz mevsimlerden baharı yaşıyordu hep. ve her köşesine sinen baharın hep yeniden filizlenen, bin bir renkli çiçeklerinden gelen kokusu ile tıpkı kavanın çekiçle örselediği umut kıvılcımları gibi ruhumuza neşter oluyordu baharın bütün güzellikleri.. Neşter olunan ruhun mutluluğu sınır tanımıyordu Hiç bir avuca ve hiç bir elle sığmıyordu. Lakin yaşanan bu anlar ve bu anlamlı ifadeler nedense hep kısa sürüyordu Tıpkı yaşama dair mutlulukla biten kısa metrajlı bir film gibiydi her şey Sanki bilmediğimiz tanrısal bir güç bir kaderin fotoğrafını anlık senaryolarla bitiriyordu ve sanki ruhumuza inen yakamoz bir gecenin düşlerini ve aydınlık saçan sözcüklerini bizden geri alıyordu bunun yerine ise hayatın bilmediğimiz bilmecelerini ve bu bilmecelerin içinde ki onca karanlığı ruhumuzun içine tekrar sıkıştırıyordu. Şimdi bu sıkışan ruhumuza isyan ederken Dudaklarımın arasından masum bir tepki ile Nefes aldığımız , umudun ve mutluluğun felsefesi olan her sözcüğe kucak açıyorum bilmediğimiz her açmaza karşı da sonuna kadar direniyorum. ’biliyorum ki yaşam ruhun mutluluğu için bir direniştir. bunu son nefesimize kadar da vereceğiz....’ Diyarbakır/2013 ekim. |
pencere küpeştelerinin üzerine serpilmiş
küçük ekmek kırıntılarıyla beslenirken
her ötüşün de bu kıvancın aruz vezniyle
Eser tümüyle çok güzeldi ama ben burayı özellikle cebime alıp gitmek istiyorum :)) söyleyişteki şiiriyete hayran kaldım.
Diğer yandan şiirin ruhu öylesine cıvıl cıvıl bir yaşama hevesiyle, neşesiyle doluydu ki okurken insan kendi içinin de kıpır kıpır olmasına engel olamıyordu.Bu hissettiriş yetkinliğinin kelimelere yüklenen gücüdür...ve bu gücü de ancak usta bir kalem verebilirdi.
Her gününüzün böylesi coşku dolu içinde geçmesi dileğiyle değerli eserinizi kutluyorum.
Selam ve saygılarımla.