kendini bulmak isteyen ruhun serzenişi...Her bunalım bir nehir gibi dökülürken ruhumun içine birikirdi katmer katmer her köşesine kaskatı kesilmiş kokuşmuş yosun tabakaları.. ve her yosun tabakasının için de sanki bir senaryo gizliydi. öyle ki içinden çıkılmayacak bir dalgalı denizin içinde sürüklenmekti .. ve sürüklendikçe açılırdı ruhumuz açıklara, kayıp kentlere doğru, kayıp ülkelerin bilmediğimiz sokaklarında soluklanırdı bazen bi nebze olsa da. bir anlık soluklanma sanki bir anlık gülümseme gibiydi. sonra kilitlenen ruhumuzun labirentlerinde içinden çıkılmaz açmazlarla üstümüze dökülen senaryoların vurulmuşluğuyla yanardı yüreğimiz, yanarken düşürmeye çalışırdı bizi sanki katil bir cellat tıpkı katil bir balina gibi avını sıkıştırmayı o kadar çok seviyordu ki, inanılmaz bir keyif alıyordu sanki her senaryo sonrası... Ve ben ise bilmediğim bu senaryolara durmadan küfür savuruyorum ana avrat, iliklerine kadar hissetsin diye bar bar bağırıyordum Çünkü her defasında sıkıştırılan ruhuma yanıyorum. içinde taptaze gencecik yaşam barındıran ruhumun bir karabasanın çöreklenişi gibi milyonlarca yıl sıkışmış kalmasına çaresizce seyirci kalıyorum.. kendime teselli veremiyorum, ki yüzümde şavkıyan yaldızlara ve bir tebessüme öyle hasrettim ki Şimdi şu basıncı ağır ruhun içinden bir sıyrılsam, yumruklaşan ve bir dağ gibi sertleşen kemiklerimi bir açsam, yüreğimin içinden bütün karbondioksitleri bi çıkarsam, avaz avaz bağırsam,ve bağırdıkça rahatlasam, rahatladıkça baharın en güzel menekşeleri yüzümde açsa, şu yeryüzünde yeniden doğmuş gibi olacağım.. yeniden doğmuş bir fidan gibi açılıp saçılacağım... Diyarbakır/ekim 2013 |
Yüreğine kalemine sağlık
Yürek sesin susmasın
___________________________________________Saygılar selamlar