KemikŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kemik bu duracağı yer bellidir
Ama yüreğin sağı solu belli olmaz Bu Eylül’ün son şiiri
Ne yazık ki kırılmaya kemiklerimizden başlayamıyoruz
Eğer öyle olsaydı, tersten devam etmezdi hiçbir şey Daha kolay olurdu sona yaklaşmak Ve asıl doğru bu olurdu *** Yalnız aşamayacağımız ayrılıkların ardında kalıyoruz Peşi sıra sürüklenerek Genç cesetleri gördükçe Yaşlandığımı hissediyorum Yaşlanmakla kalmıyor hissettiklerim Ölmeye geç kaldığımı Bununla birlikte birçok şeye geciktiğimi hissediyorum Erkenden doğmak zorunda kalmış bir çocuğun Hiç susmayan, acı çığlığı gibiydi yakarışlarım Çığlıklarım sadece kendi kulaklarıma büyük gelecek kadardı Ve kimsenin duyamayacağı kadar gizli Az görülmüş günahkâr Çokbilmiş kelimelerden uzakta Henüz kemik olamayan kıkırdaklarımın sesiyle Büyüyordum Kemikleşmeden önce acısını öğrendim kırıkların Konuşmayı öğrenmeden önce susmasını Yürümeyi öğrenemeden düşmesini Kalkmasını öğretmedi kimseler Ve kelimelerin bu kadar uzaklarda gizlendiğini Doğrulmak zordu düşmeye alışık olanlar için Kemikler alışmıştı bir kere Düşerken hep aynı yerden büküldük biz Kemiklerimiz eğrildi Biz doğrulduk Fısıltıyla acıları konuşurken Kahkahalarla güldük Ömrün yarısı Sonbaharın sarısına denk geldi Biz acılarımıza tutunmayı öğrendik önceleri Daha fazla büyümek için Sonraları Yaza alışmışken kemiklerimiz Karla kaplandık, ısınmayı da öğrendik üşütmeyi en gizli köşemize gizleyerek Ve uzaklaşarak bildiğimiz tüm huzurlu anlardan Anılardan başladık beslenmeye Ve yaşamayı unuttuk Öğrendiklerimizi sayarken Aslında ne kadar da az bildiğimizi O zaman öğrendik Unut şimdi tüm ezberini Yeni bir hayat gerekiyor bilemediklerine Beslenebilmek için Çık bu vücuttan Kemiklerini bırak ortada Yeni bir gövde lazım sığınmak için Ve yaşlanmak için Yeni bir hayat lazım Çürüyene kadar kemiklerimiz Adımız bir yerlerde yazılı kalsın Yirmi Yedi Eylül İki Bin On Üç 17 30 Nevin Akbulut |
Yüreğine kalemine sağlık
Yürek sesin susmasın
___________________________________________Saygılar