Elimin Dili Olsa
Bir hayli kırgınım
Bu kırgınlıklar yoruyor beni en çok Taşıyacağı kadar kırgınlık yüklenir mi bir insana? Yükleniyor Etrafımdakiler de hep kırgın sanırım yoksa insanlar bu kadar kırmayı nasıl becerebilir? Elle düzeltilemeyecek kadar yırtık gülüşlerim Ele avuca sığmaz İçimin harabesinden dolayı böyle derinden gözlerim Derin, koyu Ellerim dizüstümde durabiliyor ancak Bu ara sessizce tutabiliyorum onları Oysa neler söylemek ister ellerim? Ellerimin elinde olsa, hiç susamazdık Geveze bir ağıt takılmış dilime, ne zamandır Gözlerimin birisi susuyor diğeri ağlıyor Soldaki Susturamazsam gözlerimi, bu denizi su basacak Ama benden bilinmez bu sel Deniz zaten tuzlu Elimin dili olsa “sus” derdi “benim gibi sus” Çünkü bir şey söylemeye kalkınca, daha fazla bir şey söylemek zorunda kalıyoruz Kimi, neye inandırmak niyetimiz? Biz inanmıyorken… Artık korkmuyorum Nereye nokta koyacağımı bilmeden başlıyorum tüm cümlelere Elimin ayarı yok, gözlerimin de İflah olmayız artık Sol elim bir silaha bağlanmadan Ve tek kurşunla suratım dağılmadan Şakağıma yabancı değil de, kendi elimin soğukluğunda buğulanan Silahı dayadığımda Ancak o zaman susarız Son sesi kurşun çıkaracaktır yine Biz yine sessizce Dağılacağız her bir tarafa Sağım yerde debelenirken Önce solum susacak Bir sıvı susturacak bizi Kapı önünde biriken Sizleri de ağlatacak Elimin dili olsa susardık Ama elimin aklı yok ki Bir intihara eşlik edebilirdim iki elim ancak yeterdi Henüz küçük ellerim Henüz yalnız Elimin aklı olsa Kucağımda birbirlerine sarılırlardı Korkudan İki Eylül İki Bin On Üç 17 50 Nevin Akbulut |
Tozz pembe siirleri tarafından 9/19/2013 10:42:13 AM zamanında düzenlenmiştir.