Git ve dön bir asır
Ayak uçlarına basarak,
ve saçlarını salarak beline. Dudağına tebessümler sür, yasla başını yola ve uzan yollara. İyi bir dilek, masum bir dua, coşkun bir his, en güzel temennilerim senin için olacak. Bana buğday tarlalarının altın sarısından, çukurova’nın bereketli torağından, yıldızların ışığından, gözlerinin ışıltısından, bir parça, bir avuç, bir yüreklik getir. Saçlarından bir tutam, dudağından bir parça bal çal. Ama istersen; Beni yüreğinde götür, yanında taşı beni, yüreğin gibi, elin, kolun ve bir uzvun gibi. Yanına al beni, hecele sevgiyi kulağıma, okşa saçlarımı annem gibi. Yük olurum sana diyorsan, kızmam bilirsin, küpte bekleyen su gibi sessizce beklerim. Sabrın nişanesidir beklemişliğim, beklerim seni, çölün yağmuru beklediği gibi. Kitaba yemin olsun ve yazdıklarına, beklerim seni, kızmadan ve söylenmeden. Zaten simamın hatları zihninde olacak, bedenindeki işaretlerim benden bir hatıra. Bana şiirler getir, istersen dizeler yaz, öyle afili kelimeler olsun diye üzme kendini. Filmlerden sahneler topla benim için, içinde ben gibi dengesiz adamlar olsun. Şarkılar getir gelirken, tınıları umut veren şarkılar, gittiğin yerde ağıtları sustur, çocukları sevindir. Serçelerin bestelerini getir, kırlangıçların göçlerini, bir köpeğin sadakatini getir, hoyrat benliğim için. Gelinlik genç kızlara, kadın öyküleri anlat, yüzleri kırışmış analardan nasihatler topla ben için. Genç adamlara gözlerinin sürmesiyle bakma, sürmeli gözlerini mahrem inlemelerime sakla. Bana yasemin kokusu getir, bedeninde taşıyarak, asırlık türkülerden bir mısra dola diline. Gülümse insanların muhabbetine, buz kesil soğukluklarına, kavgalardan uzak dur, kıyısından geçme sataşmaların. Bir hüzün vakarıyla, bir çile ağırlığıyla, bir tebessüm sıcağıyla git ve dön yanıma. Dönmessen, yedi kat cehenemin dibinden, zebaniler dolacak içim ve tutuşacağım. Git ve gel bir asır, ama dön! Seni bekleyen adamın yüreği nasır. |