Turuncuyu Bir Önceki Şiirimde Terkettim Üzgünüm
Serenat bağışladım arnavut kaldırımlı sokaklara,
Gecelerimi saydım, yıldızlarımı kaydırdım, avuçlarımda sakladım. Ağladım, oyun yaptım, şiir yazmaya o aralar başladım. Boğaza bir devrim türküsü okudum, dinlettim dilencilere, alkış aldım. Üşüdüm, karlar yağdı, eldivenler yarattım hüzünlü. O eldivenlerle başladım sigaraya, çocuktum. Bir gece Kadıköy’de senden vazgeçtim saat bire on kala; Gururumun salıncağına bindirdim yüreğimi salladım sabaha kadar. Ne vakit deniz görsem gözlerini boyadım mavi oldun. Mavi olup fısıldadın, gökyüzü oldun şırladın. Yemin ederim ve bilirsin; seni sevdiğim günler pek bir inançlıydım. Sabah ezanlarını ellerimle fısıldadım, Kedi seviyordun o sıralar gülümserdin şiirlere. Karanlığın içinde kolsuz adamlar sardı etrafımı Ben hiç korkmadım! Kolsuz açıldım denizlerine yüzmeyi unuttum. Küçük bir çocuğun çilleri döküldü yüzünden, Sabaha kadar onları aradım. Mazgallar yutacak olmalı Orhan Veli’yi yine andım. İçki içtim çok, sarhoş oldum koş! Adımlarımı ayrılıklara saydım. Caminin şadırvanında bir musluk ağladı; Ağzımı dayadım, gözyaşlarını içime attım; sonsuzluğa abdest aldım. Üzerime evler yıkıldı, seni bir başka acıyla paylaştım. Tebessümlerin odamın karanlığında sırıtırken geceleyin Bir başka duaya yelken açmak pek mümkün. Çarşaf gibi denizin tam ortasında mavi oldum sabahleyin; Turuncuyu bir önceki şiirimde terkettim üzgünüm. Denize karışan karışana şimdi; Kayboldum turuncularımla; Çayımı yudumlaya yudumlaya, Denize karışa karışa şimdi… |