eski zaman masalıgözlerin akşamdan unutulmuş roman baş ucumda kırk dördüncü sayfada ayraç, kurutulmuş resim çiçeği ekose eteğimde çengelli iğne ergenliğim sen purolu genç adam ellerin bir iskemlenin ensesinde falanca bir eylül bağdat caddesinde bir pastane yahut kanlıcada cafe biz nasılsa tanışırdık aşkla -her ihtimalde- unutmak istedikçe ve sevmekle daha çok su topluyor kalp üstelik bu ahir zaman arifesinde, her bayram kutsallıktan uzak çok geç oldu gelişin ne babamın elleri kaldı öpülecek ne annemin diktiği çiçekli elbiselerim geçtim omzuna yaslanıp en uzak yıldıza iltica etmemiz fikrimden çoktan öğrendim küçük kızların oyuncak bebeğiyle oynarken kapı önünde ve şortlu oğlanların mısır tarlalarında koşarken nefret koçanlarıyla vurulduğunu ben Madrid sokağında çingene sen Barbara Cartland’ın kitaplarından fırlamış asilzade biz her ihtimalde severdik birbirimizi de yok muydu o zengin yoksul kavramı o çifte standart (bir)annenin yanaklarını aşan hor tebessümünde öyle ya Jan Dark’ ı kuşanıp ... kılıcımı bir annenin* gülüşüne savuramazdım beni bağışla senden esirgediğim savaşçı ruhumu ezilen çiçeklere adadım gelin çiçeği oğul otu kulağımda hep o son soru/n "Tanrı bizi sevmedi mi" Allah ayrım yapmaz sevdiğim sınıflandırmaz kullarını suçlular içimizde! de_soulmate |
Zengin oglan fakir kız filminin jeneriği sanki...
Senin narkoz sonrası bakışların bile şiirdi bu ne ki !!!
Severim seni...