Yenildim İşte Ey hayat Kırgınım
Yenildim İşte Ey hayat Kırgınım
Ne zaman akşam olsa dağlı bir çiçek ve yaralı bir kelebek gelip hüznünü döker sancılı yüreğimin üstüne... bir yıldız kayar ömrümün hazan defterinden bilinmezlere yanık türkülerden bir hicran damlar dağlı gönlüme alıp götürür beni uzak mı uzak diyarlara.... Ben ki, yolunu yitirmiş seyyah, yükü ezgili ah veda istasyonlarında titreyen en acılı gözyaşıyım hangi yana dönsem ihanetler hangi yola gitsem acılar keser önümü eyvah... Ben ki, hicran ağlarında bülbül, hazan bağlarında gözü yaşlı gülüm ah çeken bir kızın gözlerinde mendil tüm mevsimlere ağlayan eylülüm cemrenin toprağa vurduğu, gülün yaprağa durduğu zaman geçti çoktan sızılı bir bedendir artık yaşamak ateşin koruna, gülün dikenine değdi elim... Ben ki, her kuyuda bin Yusuf... her hasrette Züleyha’ya yangınım... her sahrada bir Mecnun her çölde Leyla’ya dargınım... yere çaldım kara bahtımı yenildim işte ey hayat kırgınım! varsın menekşe gözlü çiçekler boyun eğsin yenik sevdama umurumda değil artık dağlı çocukların karbeyaz gülüşleri ben ki, kırık hayallerle bir uçurumun kenarından yuvarladım umutlarımı çıkışı olmayan kuyulara savurdu beni rüzgarlar varsın bütün iklimlerin bulutları gözlerimde biriksin düşmesin bir damla çağlayanlara Yenildim işte ey hayat kırgınım! zalimlere de kalmaz bu dünya biliyorum gözlerimde şiir yaraları bileklerimde kelepçe kıramadım zincirin son halkasını ne deyim gül yürekli çocuklar çok uzakta kaldı… anladım ki, bastığım bütün topraklarda silinmiş ayak izim hangi taşa dokundum kanadı, hangi pınara baktım ağladı yüreğimle öptüm geçtiğim bütün uçurumları bir bir ihanet yüreğe saplanmış bir hançer ey hayat ah ben ki,. öylesine perişan, öylesine çaresiz, öylesine kimsesiz yaşıyorum içimi açacak, elimi uzatacak hiç kimsem yok derdimden başka! ... |